Şule GÜMRAH
Çürüyen, kendini kaybetmiş toplum yapısı
Çürüyen, kendini kaybetmiş toplum yapası
Merhabalar kıymetli dostlarım, yeni haftanın ilk yazısı ile karşınızdayım. Bugün sizlere kendini kaybetmiş ülkemizin çürüyen sosyal yapısı hakkında bazı düşüncelerimi paylaşacağım.
Bu konuyla ilgili yazı yazma isteğime Bolu'daki otel yangınının sonrasın karar verdim. Otel de hayatını kaybetmiş vatandaşlarımızın olduğu bir durumda halen orada kayak yapan bazı insanları görmüştüm. Hatta bununla ilgili geçmiş yazımda da ufak bir parantez açmıştım. Bu olayın ardından özellikle sosyal medya da bazı yazılar okudum ve cidden kanım dondu. 'Zengin insanlar gitmeselerdi otele' gibi birkaç yazı okudum. Bu akıl alır gibi bir durum değil. Bu ülkemizin gerçekten bir çürüme içinde olduğunu kanıtlıyor.
Geçtiğimiz gün Konya'da meydana gelen asayiş olayı var. Evin büyük oğlu; anne, baba ve küçük kardeşini silahla öldürüp ardından intihar ediyor. Olaya bakar mısınız? Bizler bu hale nasıl geldik. Muhtemele ekonomik sorunların olduğunu düşünüyorum. Aklım almıyor artık, nasıl olur da bu kadar gözü dönüş olabilir, ne yaşamış olabilir.
Bütün bu olaylar aslında ülkemiz toplumunun sosyal çürüme içinde olduğudur.
Sosyal çürüme için "Kabul görmüş evrensel değeler dışına çıkmış toplulukta görülen bozulma halidir. etik dışılık ahlaksızlığın hakim olması da denebilir"
Sosyologların "toplumsal dejenerasyon" çıkarsamasının farklı terimlerle yeniden üretimi. topluma muhafazakar, dogmatik yaklaşım. değişim bozulma olarak da yenilenme olarak da görülebilir ,nereden baktığınıza bağlı olarak.
Sokak röportajında hanımefendi akademisyenin yaptığı bu 'sosyal çürüme' tanımı gerçekten ülkemizin geleceği açısında son derece önemli.
Bizler için ekonomik özgürlük kadar gıda, su özgürlüğü kadar önemli.