Burcu Çiçek Yağcı
Çocuklarda Deprem Travması
Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acıları yaşayanlar için zaman durmuş gibi...
Merkez üstü Kahramanmaraş olan deprem yaşayan yaşamayan herkesi etkiledi. Yetişkin bireyler kendi acılarını ifade edebilirken çoğu çocuklarımız o korkuyu, hissettiklerini yansıtmadı. Depremin yıkımını değil ama şiddetini yaşayan biri olarak söyleyebilirim ki gözlemleyebildiğim çocuklar depremle alakalı oyunlar oynayarak kendilerini iyileştirme, bu durumu kabullenme eğiliminde oldular. Evet depremin üzerinden zaman geçmesine rağmen hala etkisi devam eden, edecek olan çocuklarımız var.
Onları anlayabilmek, onlara iyi gelebilmek için çocuklarımızla iletişime geçerken dikkat etmemiz gereken durumlar nelerdir?
Depremle ilgili doğru bilgi vermek güven duygusu için çok önemlidir.
Depremi yaşayan çocukların ruh ve beden sağlığının korunması için barınma, beslenme, uyku ve sağlık kontrolünün düzenli yapılması büyük önem taşır. Rutinlerine dönmek onları rahatlatacak en önemli etkenlerden birisidir. Özellikle çocuğun akrabaları ve yakınlarıyla birlikte olması yaşadığı ruhsal stresi azaltır. Depremi yaşayan çocuğun, deprem hakkında doğru bilgilendirilmesi güven duyması açısından önemlidir. Çocuğa, depremin yağmur yağması gibi doğa olayı olduğu ama çok nadir görüldüğü belirtilmelidir.
Depremle ilgili konuşmak istedikleri zaman onları dinlemek sakinleştirmek gerekir:
Çocukların kendisini suçlamaması için bu yaşanan olaylarda onun ya da ailesinin suçunun olmadığı, gerekli önlemler alınırsa bu şekilde bir daha üzücü olayların yaşanmayacağı belirtilmelidir. Çocukların her söylediği dikkatle, elleri tutularak ve onun göz hizasına gelip gözünün içine bakılarak sabırla dinlenmeli ve konuşulmalıdır. Çocuğun söylediklerini tekrarlamak, duygularının anlandığını görmesini sağlayacak ve onu güvende hissettirecektir. Çocuklarla, yaşanılanlar hakkında gerçekler saklamadan, yalın bir şekilde onların anlayabileceği bir dille anlatılmalıdır.
Depremin etkilerine maruz kalan çocukları rahatlatmak adına yapılabilecekler:
Özellikle günün belirli bir saati örneğin, gece uykudan önce çocukla konuşmak onu rahatlatacak ve deprem kaygısını azaltacaktır. Eğer mümkünse, çocuğun yattığı oda karanlık olmamalıdır. Depremi yaşan çocuklar sıkça kâbus görebilir, sinirli ve hırçın olabilir, sürekli ağlayabilirler. Küçük olaylara büyük tepkiler verip ağlama krizleri yasayabilirler. Bu durumlarda telaşa kapılmadan sarılarak sakinleştirilmeli ve konuşması teşvik edilmelidir. Kâbus gördüyse gördüklerini anlatması istenmeli ve sonuna kadar dikkatle dinlenmelidir. Gün içinde çocuğun, fiziksel olarak yoracak ama mutlu edecek oyunlar oynaması, yakın arkadaşları ya da sevdiği bir oyuncaklarla oynaması depremin yol açtığı endişeleri ve kâbusları azaltacaktır. Eğer çocuk, sevdiği bir hayvanı ya da oyuncağını kaybettiyse ve bunun için ağlayıp yas tutuyorsa, bu duruma izin verilmeli, susturulmaya çalışılmamalıdır. Ailesi ve sevdikleriyle birlikte güvende olduğu hissettirilmelidir.
Depremin yıldönümü dolayısıyla ekranlarda o anlar tekrar tekrar yansıtılarak hatırlanmak istenecektir. Çocukların bu içeriklerden uzak tutulması gerekir: Depremin içinde olmadan uzaktan televizyon ve yakınları vasıtasıyla tanık olan çocuklar, anne ve babalarının veya çevresindeki yetişkinlerin deprem karşısında gösterdiği tepkileri izler. Çocukların bu izlem sırasında gördükleri ve duydukları, depreme nasıl bir anlam vereceklerini ve bu olayla nasıl mücadele edeceklerini belirler. Anne baba bağırıyor, çağırıyor şok içindeyse çocuk da ağlar, sakinleştirilemez ve dolayısıyla kendini güvende hissetmez. Bu dönemde çocukların yanında konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz. Onlar soyut dönemde olmadıkları için biz yetişkinler gibi depremin ya da yakınını kaybetmenin, ne demek olduğunu tam anlayamaz. Yaşanılan bu gibi felaketlerde çocuklarımızı mümkün olduğu kadar ekranlardan uzak tutmalıyız. Bol bol oyun oynamaya, özellikle aktiviteli oyunlar oynamaya çalışalım. Çocuğun alışık olduğu yemek yeme düzeni ve uyku saati gibi günlük rutinlerinin mümkün olduğunca bozulmamasına özen gösterilmeliyiz.