Merhabalar kıymetli dostlarım
Hepimiz ateş böceği ve karınca hikayesini yakın şekilde biliyoruzdur. Hayat aslında tamam da böyledir. Çalışkan olan, işini layıkıyla yapmaya çalışanlar mutlaka da bunun karşılığını alırlar ve o adlıkları karşılıkla da hayatlarını rahat şekilde devam ettirirler. Çalışmayan, çaba göstermeyen ve işini sürekli erteleyenler ise kesinlikle yarı yolda kalırlar. Sizlere tavsiyem işleriniz mutlaka ama mutlaka zamanında ve eksiksiz şekilde yapmaya gayret gösterin. Sizi işinizden ve hayallerinizden alıkoyacak insanlardan da uzak durun. Yazımı güzel bir hikaye ile bitirmek istiyorum.
"Karınca çok çalışkanmış; yazın sımsıcak günlerine aldırış etmeden kışa hazırlık yapıyor, hiç durmadan çalışıyormuş. Bulduğu tüm yiyecekleri kilerine götürüyor, kış için erzak topluyormuş. Ağutosböceği ise bir ağacın gölgesinde uzanmış, elinde sazı şarkı söyleyip, eğleniyormuş. Ne kışın soğuk günlerini düşünüyor, ne yaz bitince ne yapacağı ile ilgili tasalanıyormuş. Karıncayı çalışırken görünce de ‘Karınca kardeş, bu kadar çok çalışma, gel sen de benimle birlikte şarkı söyleyip, eğlen. Biraz hayatın tadını çıkar demiş.’ Karınca ağustosböceğinin söylediklerine kulak asmadan, çalışmaya devam etmiş.
Aylar geçmiş, yazın sıcak günleri sonbaharın serin günlerine, sonbaharın serin günleri ise kışın soğuk günlerine dönmüş. Nihayet kış gelip çatınca, heryer karla kaplanmış. Ağustosböceği karların içinde yiyecek hiçbir şey bulamıyor, aç bilaç ordan oraya gezinip duruyormuş. Aklına karınca gelmiş ‘Karınca kardeş bütün yaz çalıştı, onu bulursam mutlaka yemek de bulmuş olurum’ diye düşünmüş. Kalan son gücünü de toplayarak karıncanın evine gitmiş ve karıncadan yiyecek yemek istemiş. Karınca ise ‘Eğer sen de şarkı söyleyip, eğlenmek yerine, benim gibi çalışıp, yemek toplasaydın, şu anda dışarda aç kalmış olmazdın. Çok açsan, yine şarkı söyleyip, eğlen, belki açlığını unutursun’ diyerek ağustosböceğine çok iyi bir ders vermiş"