Burcu Çiçek Yağcı
Bir Ebeveyn Olarak Koşulsuz Sevgiyi Verebilir Miyiz?
Koşulsuz sevgiyi kavramını, her insanı biricik ve doğuştan iyi olarak kabul eden Hümanistik psikoloji anlayışının temel taşlarından biridir.İnsana insan olduğu için değer veren bir yaklaşımdır. Carl Rogers karşımızdakini sahip olduğu her şeyle, tüm yaptıkları ile sevmek ve ona saygı duymak anlamında “koşulsuz kabul” kavramını kullanmıştır. Bu yaklaşıma göre, kişi hata yapsa da istediğimiz gibi davranmasa da onu kabul etmeye ve sevmeye devam etmek gerekir. Viktor Frankl kişinin içindeki baş etme ve gelişme potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için koşulsuz kabule ihtiyacı olduğunu vurgulayarak koşulsuz sevginin önemine vurgu yapar. Bu yaklaşımlar kısa kısa cümlelerle anlatılamayacak kadar derin anlamlar içerir. Günümüzde bu kavramın nasıl kullanıldığını düşünecek olursak; karşımızdakini hatalarıyla, eksikleriyle, bize hissettirdikleriyle, kısacası “olduğu gibi” kabul etmek ve karşılık beklemeden sevmek olarak tanımlandığını söyleyebiliriz. Adem Güneş hocamıza göre koşulsuz sevginin üç temel şartı söz konusudur. Bu şartlar ; bağlanmış olmak, benimsenmiş olmak ve farkında olmak.
Bağlanmış olmak; çocukluk dönemindeki bağlanma gibi düşünülebilir, bireyin kendini bebeklikteki gibi korkusuzca ebeveynine güvenmesinin yansıması gibi düşünülebilir.
Benimsenmiş olmak; karşıdaki birey tarafından sevilen kişinin her şartta olduğu gibi benimsenmesi. Bu durumun yoksunluğu karşısında birey kendini kabul ettirmek , benimsetmek için farklı arayışlar içine girebilir. Sürekli kendiyle ve eylemleriyle alakalı değişimler yaparak kendini kabul ettireceğini düşünür.
Farkında olmak ise; seven kişi sevme duygusunun farkında mı yoksa sadece kendi yoğun duygularını tatmin etmek ,sevme hissini bastırmak için mi seviyor. Yani her zaman değil de duygularının yoğun olduğu zamanlar da mı gösteriyor sevgisini yoksa olması gereken ,sevilen bireyi gerçekten sevmenin inceliklerini yerine getirerek,sevdiği kişinin hassasiyetlerine dikkat ederek farkında olarak mı seviyor .
Koşulsuz sevgiye hayatımızın her anında ihtiyaç duyarız .Ama en çok çocukluk döneminde verilecek olan sağlıklı sevgiye ihtiyaç duyarız. Bu dönemde çocuğun beslendiği 3 kaynak vardır. ANNE SEVGİSİ, BABA SEVGİSİ VE ANNE BABA İLİŞKİSİ. Anne baba ilişkisi çocuğun 3. ebeveyni olarak kabul edilir. Ebeveynler olarak kendi ilişkimizi düzeltmek için ne kadar çabalarsak, bu çocuklarımızı da yansıyacaktır.
Çocuğumuza karşı sevgimiz derinlerde tabiki koşulsuzdur. Ama bazen bunu dile getirirken hatalar yapabiliyoruz bu hatalardan doğru farkındalıklarla vazgeçersek çocuklarımıza sevgimizi daha sağlıklı bir şekilde yansıtabiliriz. Eğer ödevini yapmazsan baban olmam, odanı toplamazan yemeğini yemezsen annen olmam, gibi sözler farkında olmadan çocukları yaralar. Çocuk sevginin bir şarta bağlandığını hissettiğinde kendini değersiz hissedecektir. ÇOCUKLARIMIZIN EN ÇOK SEVGİYE İHTİYAÇ DUYDUĞU AN onların sevgiyi hak etmediği düşündüğümüz anlardır.' Ne olursa olsun, ne yaparsan yap, seni seviyorum. ' demek çocuğu şımartmaz. Bu görüşün aksine ileride yapacağı hataları azaltır . Çocuklarımız hata yaptıklarında annem babam beni sevmez demek yerine bu yapığım hatadan hoşlanmayacak der ve daha az hata yapma eğilimde olurlar. Her koşulda sevildiğini hisseden çocuklar ileride daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olacaklardır. Çok bilinen bir söz vardır."Her bireyin çocukluğundan alacağı vardır." Bu sözün çocuklarımız üzerindeki yaralayıcı etkisini azaltmak için onlara her ne olursa olsun her koşulda sevgimizi hissettirelim... Uçakta oksijen maskesini önce annelerin ebeveynlerin kendi takması gerektiği uyarısı vardır .Unutmayalım ki duygusal olarak sağlıklı bireyler olursak başkalarına ve çocuklarımıza faydalı olabiliriz .BU YÜZDEN EN ÇOK DA KENDİMİZİ KOŞULSUZ SEVELİM SAĞLICAKLA KALIN...