Uzmanı Açıkladı: Boykot Listelerindeki Oyuna Dikkat!
Tüketici tercihleri sadece ekonomik kararlara bağlı olmayıp, aynı zamanda siyasi ve sosyal boyutlardan da etkileniyor. Bu doğrultuda Konya’da İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılara karşılık başlayan boykotun halen devam ettiğini belirten Tüketiciler Birliği Konya Şube Başkanı Mustafa Dinç, ”İsrail’in Gazze’ye yeniden saldırmasıyla başlayan boykot Konya’da geniş kesimlerce uygulanıyor. Çeşitli gruplarda listeler ve alternatif ürünler paylaşılıyor. Boykot ürünü satmayan marketler tavsiye ediliyor” dedi.
YABANCI HAYRANLIĞI AZALDI!
Boykotun tüketicilerin satın alma tercihlerini etkilediğini ve kredi kartı kullanımında yerli ödeme sistemi Troy’a rağbetin arttığını ifade eden Dinç, “Piyasada her ürünün alternatifi mevcut. Özellikle yerli üretim varsa tüketiciler boykot sırasında yerli markaları tercih ediyorlar. Bu süreçte yabancı malı hayranlığının azaldığını da görüyoruz. Visa ve Mastercard’a karşın yerli ödeme sistemi Troy için yapılan kampanyalarda birçok vatandaşın Troy karta geçtiği görüldü. Yerli ödeme sistemine geçiş çok önemli. Kredi kartları ile yapılan her alışverişin ortalama %2’si kart firmalarına gidiyor. Her iki kart firması da Yahudi sermayesi kontrolünde ve saldırılar sırasında İsrail’e maddi ve manevi desteklerini açıkladılar” şeklinde konuştu.
BOYKOT LİSTELERİ AKILDA KALICI DEĞİL
Sosyal medya platformlarında paylaşılan marka listeleriyle boykota çağırılan kitlelere ulaşıldığını ancak devamlılık sağlanamadığının altını çizen Dinç, “Çeşitli platformlarda paylaşılan ve sürekli güncellenen boykot listeleri akılda kalıcı değil bu yüzden çok etkili olmuyor. O markayı almayacağım derken başka bir İsrail malı almışsın haberin olmuyor. Bazen hatalar da olabiliyor. Bunların bir kısmı tamamen yerli olmasına rağmen isim benzerliğinden listeye girebiliyor, bir kısmı da hacı, hoca ile başlayan markalar olmasına rağmen daha önceden el değiştirmiş ve İsrail destekçisi olabiliyor. Tüketiciler Birliği olarak yüzlerce markalı listeler yerine İsrail ve Amerikan sembolleri olmuş markaları ön plana çıkararak boykotun gücünü odaklamayı ve artırmayı önerdik. “Cephane bizden değil” kampanyalarındaki Coca-Cola, Amerikan Doları gibi sembolleri ön plana çıkardık. Buradaki boykot çabuk ölçülebiliyor ve etkisi hemen hissedilebiliyor. Tabi ki alışveriş yaparken de özellikle İsrail malı satılmayan mağaza ve marketleri tercih etmek, bir mağazada İsrail malı satılıyorsa orada satılan diğer malları da almamak lazım. Bu durumda diğer ürünlerini de satamayacakları için etkisini çabuk gösteriyor. “Sen şu ürünü satıyorsun o yüzden diğerlerini de almıyorum” diye mağaza sahibine ifade etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Boykotu destekleyen kurumlar belediyeler, üniversiteler, okullar, futbol kulüpleri ve zincir mağazaların boykota katılmasını değerlendiren Dinç, “Kurumların kendi bünyelerinde kantinlerinde, yemekhanelerinde İsrail mallarını kaldırmaları, vatandaşın hassasiyetini paylaşmaları önemlidir. Markette boykot ettiğimiz bir ürünün yemekhanede önünüze gelmemesi gerekir” cümlelerini kullandı.
DOĞRU BOYKOT TÜKETİM GÜCÜNÜN KULLANILMASIDIR!
Bir markayı doğru şekilde boykot etmenin önemine vurgu yapan Dinç, “Örneğin biz Coca-Cola satılmasın derken sen o kolayı dökmek için bile olsa satın aldığın zaman boykotu kırmış oluyorsun. Boykotta firmayı meşhur etmemeliyiz. Starbucks önlerinde yapılan protestolarda içeride insanların umursamaz bir şekilde oturmaya devam etmesi başlı başına bir boykot kırıcılığıdır. Geçtiğimiz günlerde Konya’da bir AVM’de yaşanan boykot kavgası da aynı şekilde boykot kırıcılığıdır. Üstelik kavgayı yapan işyeri sahibi değil müşterilerden birisi. Kazanmamız gereken insanları İsrail’i ve soykırımı savunuyor pozisyonuna düşürüyoruz. Boykot tüketicinin tüketimden gelen gücünü kullanmasıdır. Bir ürünü satın almak kadar almamak da tüketicinin ifade tarzıdır. Tüketiciler ürün gruplarında sembolleşmiş İsrail ya da destekçisi markalara karşı odaklanmalıdırlar” kelimelerine yer verdi.
YERLİ ÜRÜN ARAYIŞI ARTTI
Boykot edilen ürünün yerini dolduracak kalitede yerli ürün arayışının arttığını söyleyen Dinç, “En çok kullanılan argümanlardan birisi de o kalitede yerli ürün yapsınlar kullanalım ifadesidir. Bu yüzden özellikle temizlik sektöründe boykot süreleri hem kısa oluyor hem de o markalar isim değiştirerek boykottaki tüketicinin yeni adresi oluyor. Artık temizlik sektöründe de çok kaliteli yerli ürünler üretiliyor. Tüketicinin alışkanlıklarını kırması ve yerli üretime geçmesi gerekir” diye konuştu.
Sosyal medyada boykot ürünleri ‘trend topic’ haline getirmenin firmanın yararına olabileceğini belirten Dinç, ”Bir ürünün “trend topic” olması reklamın iyisi kötüsü olmaz diyenlere göre firmaların yararına olabilir. Ancak tüketicinin asli ihtiyacı olmayan bir ürün ise tüketicinin zararınadır. İsrail malı ya da destekçisi ise her hâlükârda ümmetin zararınadır” dedi.
RAKİP FİRMALARIN OYUNUNA DİKKAT!
Boykot listesinde yer alan firmaları karalama kampanyasının ayrımcılığı körüklediğini ve firmayı açık hale getirdiğini ifade eden Dinç, “Boykot listeleri sağlıklı olmayabiliyor, yabancı bildiğimiz markaları Türk firmaları satın almış ve bu ülkenin malı olmuş olabiliyor. Yerli diye bildiğimiz markaları da İsrail firmalıları ya da destekçileri satın almış ve gelirlerinde İsrail’e destek sunuyor olabiliyorlar. Rekabet nedeniyle bu tip listelere isim sokmaya çalışan firmalar da oluyor. Tüketiciler boykot ederken kriminalize olmaması gerekir. Dükkân taşlamak, mekân basmak suçtur. O sırada içeride bulunan vatandaşları da taraf olmaya zorlarken karşıt pozisyona itebiliyoruz. Amacımız o insanları da boykota kazandırmak olmalıdır. Tüketici açısından boykotun olumsuz hiçbir yanı yoktur. Mazlumdan yana olduğunu belirtmek, zalime destek olmamak için elindeki tek silahı olan tüketimden gelen gücünü kullanır ve satın almaz. Olumlu sonucu ise yerli üretimi ön plana çıkarır, istihdamı büyütür, enflasyonu düşürür. Boykot ile yerli firmaların önü açılır” şeklinde konuştu.
-Büşra GÜLTAŞ