Şeb-İ Arûs Bu Sene De Her Kesimi Büyüleyecek
Semazenlik serüvenine nasıl başladığına değinen Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Mevlevi Postnişini Fahri Özçakıl, “Babamın da semazen olması sebebi ile küçük yaşlarda onunla birlikte evimizde belki de bilinçsiz şekilde dönmeye çalışıyordum. 1972 yılında Konya Turizm Derneği tarafından ‘Sema Eğitim Kursu’ açılmıştı. İstanbul’dan semazen başımız Ahmet Bircan Kasapoğlu hocamız buraya gelerek 6 aylık bir eğitim sürecinden geçtik. Başlarda yaklaşık 70 kişilik kursiyer arkadaşımız vardı. Tabii sema eğitimi uzun bir süreç ve kolay yapılacak bir eğitim olmadığı için dayanabilen arkadaşlarımız devam etti dayanamayan arkadaşlarımız ise veda etti. Bizlerde altı aylık bir eğitim sonrasında semazen olmaya hak kazandık” ifadelerini kullandı.
SEMAZENLER ÇİVİ ÜZERİNDE
ALLAH’I ZİKİR EDİYOR
Sema yapabilmek için semazenlerin çivi üzerinde döndüklerini belirten Mevlevi Postnişini Fahri Özçakıl, “Bilinçsiz olarak bir dönüş yapıldığı zaman ister istemez bir baş dönmesi olabiliyor. Ancak sema öğrenme aşamasında, ‘Sema meşk tahtası’ dediğimiz bu tahta üzerinde bir çalışma ile başlıyoruz. Semazen adayını semayı öğrenebilmesi için bu sema meşk tahtasının ortasında bombeli bir çivi üzerinde, sol ayak başparmağını koymak suretiyle, sağ ayak onun etrafında 360 derece bir dönüş yapıyor. Çıplak ayakla ve biraz da tuz serpmek suretiyle. Bu işin edep, erkan yoluyla yapılması gerekir. Semazenlerin başı dönmüyor mu sorularına cevap vermek gerekirsek, eğitimlerimizi yavaş hareketlerle sürdürüyoruz. Sema icrasında vücut hareketi, başın duruşu önem arz ediyor. Malum sağ el açık, sol el kapalı. Cenabı Allah'tan almış olduğu feyzi ilahiyi etrafımdaki insanlara dağıtması suretiyle, bu tür çalışmalarını daha seri bir şekilde yürüterek muhtemelen ki, 6 aylık bir süre zarfında sema eğitimini tamamlamış olur. Bu eğitimini tamamlamasının sonunda da baş dönmesi ortadan kalkmış olur” şeklinde konuştu.
KIYAFETLERİ BİRER ANLAM TAŞIYOR
Sema mukabelesinde her kıyafetin bir anlam taşıdığını vurgulayan Özçakıl, "Bu manalar içerisinde ölümü düşünme hadisesi ve öldükten sonra tekrar dirilmeyi anlatan bir düşünce ile karşılaşıyoruz. Tefekkür ederek semazen, üzerindeki siyah hırkasının toprak olduğunu ve öldükten sonra o topraktan sıyrılıp üzerindeki beyaz tennuresiyle kefeni simgelediğini ve başındaki sikkesinin de mezar taşı olduğu düşüncesiyle hareket ederek, topraktan sıyrılıyor, kefeniyle Allah'a karşı bir yolculuk başlamış oluyor. Yürüyüşte postun önünde tüm semazenler baş keserler ki bu canın cana selamı olduğu gibi mukabele de adını buradan almıştır. Semazenlerin kırmızı postun önünde birbirlerine ayna olarak pozitif enerjiyi yansıtarak selam verirler ve semahaneyi üç kez devrederler." ifadelerini kullandı.
KALPLERİNİN ETRAFLARINDA DÖNÜYORLAR
Semazenlerin sema ederken kendilerini manevi bir olgunluğa yetişmede düşüncesiyle hareket ettiklerini vurgulayan Özçakıl, “Semazenler sema ederken hem kendileri manevi bir olgunluğa yetişme düşüncesiyle hareket etmekte, hem de yapmış oldukları kalben dua edercesine sağ el açık cenabı Allah’tan istemiş oldukları niyazı sol el kapalı olarak etrafındakilere yaymayı simgeleyen bir hareketle sağdan sola doğru kalbinin etrafında Allah’a zikrederek sema etmektedirler. Sol ayak başparmağının üzerine de sağ ayak başparmağını koymak suretiyle ayak mühürleme dediğimiz hadiseyi gerçekleştiriyoruz. Bu Cenabı Allah’ın vahdetini yani birliğini simgelemektedir. Ayrıca semazen sema ederken sağ el açık sol el kapalı sağdan sola doğru kalbinin etrafında sema eder. Bu duruş ‘La’ harfini simgeler. Bu da Allah’tan başka ilah olmadığına işaret eder” açıklamalarında bulundu.
MEVLANA’DAN MİRASTIR SEMAZENLİK
Sema ritüellerinin önemli bir zikir çeşidi olduğunu belirten Özçakıl, “Sema ritüeli önemli bir zikir çeşididir. Mevlana hazretleri canlı cansız dünyada olan her varlığın Allah’ı zikir ettiğini dile getirmiştir. Bu düşünce ile aşka gelip Allah için Sema etmiştir. Dolayısıyla Mevlana Hazretlerinden sonra Mevlevilik oğlu ve torunları tarafından bir tarikat olarak kurulup günümüze kadar bir ritüel olarak gelmiştir. Günümüzdeki semazenlerde Mevlana Hazretlerinin miras bıraktığı gibi bu huşu ile sema etmektedir” diye konuştu.
ŞEB-İ ARÛS’DA MİLYONLAR BÜYÜLENECEK
Sema gösterimlerinin Şeb-i Arûs Töreninde milyonları etkilediğini belirten Özçakıl, “Sema gerçek manada yapıldığı takdirde. Son zamanlarda yapılan düğünler, açılışlarda olsun gösterim amaçlı olandan bahsetmiyorum. Semazenlerimiz abdestli bir şekilde ve vakit namazlarını kıldıktan sonra sema etmeye başlarlar. Nafile ibadet düşünceleri ile zikirlerine başlamış oluyorlar. Bu sema gösterimini izlerken insanlar manevi hazzı alıp yaşıyorlar. Bu sebeple seyreden kişiler etkilenmiş oluyor. Sema gösterimlerinin içerisinde hem kulağa hem göze hitap eden bir sunum söz konusudur. Bu durum hem izleyicinin hem de semazenin ruhuna işler. Semazenlerde müzikteki o ritmik heyecan ile çoşkulu şekilde ayağa kalkıp semasını yapıyor. Bu insanlar açısından güzel etkiler bıraktığını görüyoruz. Hem Konya’da, Türkiye’de ve Dünya çapında bu gösterimleri yapıyoruz. Her zaman sema gösterimlerimiz yoğun ilgi ile karşılanıyor. Hz. Mevlâna'nın 749. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arûs), 07 - 17 Aralık 2022 tarihleri arasında yapacağımız programımızda da göreceğiz ki insanlar yine büyülenerek izleyeceklerdir. Özellikle gayrimüslim vatandaşlar bile bunun farklı bir duygusu olduğunu dile getiriyorlar” şeklinde konuştu.
ŞEB-İ ARÛS HER İNSANIN GÖNLÜNÜ FETH EDİYOR
Şeb-i Arûs Törenlerinin Müslüman ve Gayrimüslim insanlar için neden önem arz ettiğine değinen Özçalık, “Dünya’da Şeb-i Arûs Törenlerinin çoşku ile karşılanma sebebinin asıl nedeni Hz. Mevlana’nın büyük bir Allah dostu olması ve düşüncelerinin insanlık adına güzel bir yol çizmesinden kaynaklıdır. Mevlana’nın insan merkezli olması her insana bir yakınlık sağlamaktadır. Mevlana karşıdakinin Müslüman ya da Gayrimüslim olmasını gözetmeksizin insan olduğu için sevgi saygı ve hoşgörü göstermektedir. Kendisinden sonra gelecek insanlara da bu yolda olmaları gerektiğini belirtmiştir. Mevlana’nın ölüm gününe bizler düğün gecesi deriz bunun asıl sebebi, bu dünyanın geçici olması ve diğer alemin gerçek olduğunu bildiği için Cenabı Allah’la kavuştuğunu düşünür. Bu düşünce Mevlana için düğün gecesi olarak adlandırılır. Mevlana’nın cenazesinde Müslüman ve Gayrimüslimler cenazede karşı karşıya geldiklerinde Mevlana’nın Gayrimüslimler içinde önemli bir yere sahip olduklarını belirtmişlerdir. Bu sebeple her sene kutlanan Hz. Mevlâna'nın Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arûs), büyük ve yoğun ilgi görmüştür” dedi. •Gizem Başar