Depremde Telefonlar Neden Çekmiyor? Uzmanından Kritik Açıklama!

Depremde Telefonlar Neden Çekmiyor? Uzmanından Kritik Açıklama!
 İnternet Editörü
Deprem anlarında telefonlar neden çekmez? Dün yaşanan İstanbul depreminde vatandaşlar neden yakınlarına ulaşamadı? İşte kritik açıklamalar...

23 Nisan Çarşamba günü İstanbul Silivri’de 6.2 büyüklüğünde deprem meydana geldiği anda vatandaşlar sevdiklerinden haber alabilmek için direkt telefonlarına sarıldı. Ancak her depremde yaşandığı gibi 23 Nisan’da telefonların çoğu çekmedi. Vatandaşlar ise bu duruma isyan ederek sosyal medya hesaplarından tepki mesajlarını yayımladı. Bu mesajlarda, “Telefonlar çeksin diye yüklemediğimiz uygulama kalmadı. Ailemize ulaşamıyoruz” ifadeleri yer aldı. Global System for Mobile Communications (GSM) operatörlerinin kriz anlarında neden çekmediğini ise Bilişim Uzmanı Şener Kul açıkladı.

aa-20250423-37723033-37723023-istanbulda-62-buyuklugunde-deprem.jpg

İLETİŞİM TRAFİĞİ DEPREM ANLARINDA KİTLENİYOR

Konuyla ilgili önemli bilgiler veren Bilişim Uzmanı Şener Kul, deprem anında telefonların neden çekmediğini açıkladı. Depremler gibi doğal afetler sırasında, hem şehir içinden hem de şehir dışından olağanüstü bir arama trafiğinin oluştuğunu aktaran Uzman Kul, “Büyük mobil operatörler, iletişim ağlarını baz istasyonları üzerinden yönetir. Her baz istasyonunun bir kapasitesi vardır ve bu istasyonlar, kanallardan oluşur. Her kanalın da kendi içinde sınırlı bir taşıma kapasitesi mevcuttur. Örneğin, acil çağrı merkezleri için özel bir kanal ayrılır; bu kanal yalnızca 112 gibi servisler tarafından kullanılır ve normal iletişimden ayrıdır. Ancak deprem gibi durumlarda, aynı anda çok sayıda kişi hem şehir içinden hem de dışından arama yapmaya çalışır. Bu durum, mevcut baz istasyonlarının tüm kanallarını doldurur. Kanal kapasitesi dolduğunda ise, aramalar başarısız olur ya da “meşgul” uyarısı verir. Türkiye genelinde 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 94 milyon mobil abone bulunuyor. İstanbul’un nüfusu 16 milyona yakın ve bu nüfusun en az yüzde 10-15’inin mobil abonesi olduğu varsayılırsa, yaklaşık 12-13 milyon aboneye denk geliyor. Deprem gibi bir olayda, sadece bu abone kitlesinin birbirini araması değil; aynı zamanda Türkiye’nin diğer şehirlerinden de İstanbul’daki abonelere ulaşılmaya çalışılması nedeniyle trafik katlanarak artar. Sonuç olarak, baz istasyonlarının tüm kanal aralıkları dolar ve sistem kapasitesinin üzerine çıkıldığında iletişim durma noktasına gelir. Bu durum, doğal afetlerde kritik bir kriz haline gelir. Özetle, her teknolojik sistemin bir kapasitesi ve sınırı vardır. Bu sınırlar aşıldığında sistem durur” diye anlattı.

aa-20250423-37723322-37723320-istanbulda-62-buyuklugunde-deprem.jpg

YOĞUNLUK OLUNCA SORUN ÇIKIYOR

GSM operatörlerinin kriz anında çökme sebeplerini aktaran Şener Kul, aslında bu durumun bir “çöküş” değil, kapasitenin aşılması olduğunu bildirdi. Operatörlerin, altyapılarını günlük ortalama iletişim trafiğine göre tasarladığını söyleyen Kul, “Bu altyapı, normal zamanlarda sorunsuz hizmet verir. Ancak doğal afetler, bu düzeni bozan olağanüstü durumlardır. Afet anında trafik bir anda yüzlerce kat artar ve sistem buna yanıt veremez. Operatörler, her an bir afet olacakmış gibi kapasiteyi sürekli yüksek tutamazlar. Çünkü olağanüstü senaryolara göre altyapı kurmak, maliyet açısından sürdürülebilir değildir. Ayrıca, bir kere kapasite artırımı yapmak da yeterli değildir; nüfusun artışı, enerji ihtiyacı, bakım gereksinimi gibi yeni dinamikler devreye girer. Aslında şirketler, abone sayılarına göre altyapı planlaması yaparlar. Günlük ortalama trafik baz alınarak sistemler kurulur ve bu trafik, rutin kullanımı karşılamada genellikle yeterlidir. Normal günlerde yaşanmayan sorunlar, olağanüstü durumlarda ortaya çıkar. Doğal afetlerde, beklenmeyen yoğunlukta arama ve veri trafiği oluştuğunda, mevcut altyapı yetersiz kalır. Operatörler de altyapılarını her an bir doğal afet yaşanacakmış gibi genişletemezler. Bu hem maliyetli hem de teknik olarak yönetilmesi zordur. Yani burada sorun sistemin eksikliğinden değil, sistemin sınırlarının zorlanmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.

aa-20250423-37723443-37723439-istanbulda-62-buyuklugunde-deprem.jpg

SADECE TÜRKİYE'DE YOK

Deprem anında hatların çökme sorununun sadece Türkiye’ye özgü olmadığının altını çizen Uzman Kul, Japonya’da 1 Ocak 2024’teki depremde büyük operatörlerin uzun süre hizmet veremediğini kaydetti. Kul, “Acil durumlar için mobil baz istasyonları ve uydu iletişim gemileri devreye alındı. 2011 Tohoku depreminde, Japonya’da hem mobil hem sabit hatlar günlerce çalışmadı. Uydu telefonları daha dayanıklı olsa da, veri aktarımında sınırlamaları vardı. Çin’de 2008 Sichuan depreminde, iletişim altyapısı ağır hasar aldı ve kesintiler yaşandı. Bu, afet anlarında sağlam bir altyapının ne kadar hayati olduğunu gösterdi. Avrupa’da 2024’te İspanya’daki sel felaketi ve 2025’te İngiltere ile İrlanda’yı etkileyen Fırtına Éowyn sırasında büyük çaplı elektrik ve iletişim kesintileri yaşandı. ABD’de 2023’te Florida’dan Maine’e uzanan bölgelerde meydana gelen sel felaketleri sırasında yaklaşık 600 bin kişi elektriksiz kaldı, mobil ve internet iletişiminde kesintiler oldu. 2021’de Teksas’ta yaşanan aşırı soğuklar nedeniyle 4.5 milyon kişi elektriksiz kaldı ve iletişim çöktü. Sonuç olarak, dünya genelinde normal olmayan durumlarda, rutin kapasitenin kat kat üstüne çıkan trafik nedeniyle benzer sorunlar yaşanıyor. Yatırımlar ve teknoloji seviyesi bu etkilenmenin boyutunu belirler. Yani bazı ülkeler bu duruma daha hazırlıklıdır, ama tamamen sorunsuz bir sistem henüz mevcut değil” dedi.

1-003.jpg

İLETİŞİM KANALLARI BİLİNÇLİ KULLANILMALI

Afet anlarında sevdiklerine ulaşamayan insanların sosyal medya üzerinden tepki göstermesinin oldukça doğal karşılanması gerektiğini belirten Kul, haklı bir refleks olsa da, bu gibi durumlarda herkesin soğukkanlılığını koruması ve iletişim kanallarını bilinçli kullanması gerektiği konusunda uyardı. Kul, “İletişim tıkanıklığını azaltmak için ilk 30 dakika içinde telefonla aramak yerine SMS ya da internet tabanlı uygulamalar (WhatsApp, Telegram vb.) tercih edilmelidir. Acil çağrı merkezlerini (112, 155, 110) gereksiz yere aramamak, gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşma şansı sağlar. Sosyal medyada her gördüğümüz bilgiyi paylaşmak yerine, yetkililerin açıklamalarına odaklanmak gerekir. Doğruluğu teyit edilmemiş içerikler, panik ve bilgi kirliliği yaratır. Bunun önüne geçmek hepimizin sorumluluğudur. Sosyal medya veya haberleşme araçlarını kullanırken, fiziksel trafikte olduğu gibi “fermuar sistemi” mantığıyla hareket edilmelidir. Gereksiz yığılma yaratmadan, kontrollü bilgi paylaşımı yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

kiki.jpg

KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇALIŞMALAR YAPILMALI!

Deprem gibi doğal afetler yaşandığı anda iletişimin kesilmemesi adına kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için birkaç öneri veren Kul, son olarak şunları dile getirdi: “Kapasite artırımı yapılmalı. Kritik bölgelerde daha fazla baz istasyonu kurulmalı. Mobil baz istasyonları ve afet anlarında devreye alınabilecek taşınabilir iletişim sistemleri yaygınlaştırılmalı. Ayrıca uydu haberleşme sistemleri, özellikle Starlink gibi düşük yörüngeli uydu sistemleri, geleneksel altyapı çöktüğünde bile iletişim kurabilmek için hayati öneme sahiptir. Türkiye’nin de yerli uydu iletişim sistemlerine yatırım yapması, milli güvenlik ve kriz yönetimi açısından stratejik bir adım olacak.” -Tuba KAYA