Konyalı Kıbrıs Gazisi Yarım Asırlık Savaşı Anlattı!

Konyalı Kıbrıs Gazisi Yarım Asırlık Savaşı Anlattı!
 Muhabir
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 50 yıl geçti. Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan Konyalı Kıbrıs Gazisi Şeref Demirpolat, 12 silah arkadaşını şehit verdiği savaş anılarını Konya’nın Sesi’ne anlattı.

Kıbrıs'ın ve Anadolu'nun batı yakasının Yunanistan'a bağlanmasını hedefleyen "Enosis" hayallerini 1821'den beri sürdüren Kıbrıslı Rumlar, adada taşkınlıklar çıkarmaya başladı. Kıbrıslı Rumlar, terör örgütü EOKA’yı kurarak, 109 Türkü öldürürken, 33 Türk köyünde yaşayanlar ise EOKA'nın faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatıyla yüzlerce Türk askeri, Kıbrıs’a doğru yola çıktı. Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan Konyalı Kıbrıs Gazisi Şeref Demirpolat, harekatın 50. Yıldönümünde Konya’nın Sesi Gazetesine konuştu.

dsc-0191.jpg

Denizin ortasında daha önce görmedikleri bir adaya savaşmaya gittiklerini söyleyen Konyalı Kıbrıs Gazisi Şeref Demirpolat, “1974 Barış Harekatı’na Bolu Komando Tugayı’ndan katıldım. Harekata katıldığımda 13 günlük usta erdim. Tabur komutanımız Köroğlu Dağları’nda bir gemi imha edeceğimizi söyledi. Adanın aşağısında deniz varmış ama biz tabi bilmiyoruz, yarı yola kadar geldik, toplam 80 kilometre yol yürüdükten sonra Tugay Komutanımız Tuğgeneral Sabri Demirbağ bizim geri dönmemizi istedi. O gün akşamleyin yola geri çıktık. Gece saat 12'de tekrar Bolu Komando Tugayı’na geldik. Hiçbir arkadaşımızı görmedik. Ertesi gün Ankara'ya hareket ettik. Ankara'ya varana kadar çoğu arabalar su kaynattı. Bu Alman arabalar bizi rezil etti. Oradan biz Ankara'ya zor kötek yerleştik. 28. Piyade Alayı’nda özel bize bir de yeni çıkan 302 Mercedes bindirdiler. Mersin Ovacığa getirdiler. Mersin Ovacık'ta iki gün kaldık. Üçüncü günü sabah saat 09.20’de helikopterlere bindik. Denizin ortasında görmediğimiz bir ada. O adanın da sağında solunda Rumlar yığınak yapmış. Bu yığınaklardan bize Beşparmak Dağları’ndan ateş ettiler. Orada komutanıma, ‘Komutanım biz gidiyoruz ama nereye gittiğimizi de bilmiyoruz’ dedim. Komutanım da, ‘Ölürseniz şehitsiniz, kalırsanız gazisiniz’ dedi. Kıbrıs'ta bir savaşa giriyoruz. 1964 yılından beri Kıbrıs'ta çok büyük katliamlar yapılmış. Biz o zaman 10 yaşındayız tabi bilmiyorduk. Burada bunları öğrendik. Yunanlar, EOKA adı altında bir örgüt kurmuşlar. 1964 yılından 1974 yılına kadar Kıbrıs'taki Türk halkını yok etmek için uğraştılar” dedi.

whatsapp-image-2024-07-19-at-15-37-27-2-001.jpeg

46 DERECE SICAKLIKTA VATAN İÇİN SAVAŞTIK
Denizin nemi ile birlikte 46 derece sıcaklıkta Kıbrıs’ta yaşayan Türkler için savaştıklarını dile getiren Demirpolat, “1974 Barış Harekatı başladığında sabah saat 09.25’ti. Mersin Ovacık'tan, Kıbrıs'ta Beşparmak Dağları’nı aşarak boğaz bölgesine indik. Boğaz bölgesinden her birliğimize ayrı ayrı görevler verildi. Bizim tabura da düşen Beşparmak Dağları’nı tamamını temizlemek. O kadar yığınak yapmışlar ki bu kişilerin yığınaklarında mağaraların içine televizyonlar, yataklar, domuz etleri her türlü yığınağı yapmışlar. Saat 10.25’te Beşparmak Dağları’na geldik. Harekata başladığımızda oradaki havanın sıcaklığı 46 dereceydi. Denizin nemiyle birlikte sıcaktan bunaldık. Türk askeri ilk defa böyle bir savaşa katıldı. Bize en çok yardımı dokunan şey uçaklarımız oldu. Uçaklarımız Beşparmak Dağları’nı bombaladı. Burada düşenlerin çoğu savaşa girmek istemeyen 16- 17 yaşlarında genç Rum çocuklar oldu. Yunanistan'ın EOKA örgütü sıkıştıkları andan itibaren ellerinden geldiği kadar katliam yapmaya başladılar. Muratağa ve Serdarlı köylerinde Birleşmiş Milletler asker üniforması giyerek köylülerin evlerinden dışarı çıkmasını sağlayarak daha sonra diri diri gömmeye başlıyorlar. Bu katliama yetişemedik ama yetiştiğimiz yerde de sağ olarak çıkarttığımız iki üç tane Kıbrıslı vatandaşımız vardı. Onları kurtardık sonra tekrar Beşparmak Dağları’na döndük. Komando birliğinin görevi dağda kalıp dağda bir harekat yapmak. Yunan subayları hem köylülere hem bize istila yapmaya kalkıyorlar. Biz de gece taarruzu ile yok ettik onları. Böylelikle Kıbrıs'ı şu andaki huzur ve sükûnet kavuşturduk çok şükür” dedi.

7kggbbvomksc60vs44kdba.webp

İLK ŞEHİDİMİZİ TÜRK BAYRAĞINI ASARKEN VERDİK
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 2. gününde kaleye Türk bayrağını asarken ilk şehidi verdiklerini söyleyen Şeref Demirpolat, “Kıbrıs’ta canımdan çok sevdiğim 12 arkadaşımı şehit verdim. İki arkadaşım var, Kayserili Bayram Erciyes ve oğluma ismini verdiğim Efrahim Demir. O gece Beşparmak Dağları’ndan Girne'ye hareket edilecek. O gece Efrahim’in yanında 100 lirası varmış bana, ‘Onbaşım biz bu parayla Türkiye'ye dönebilir miyiz’ diye sordu, bende, ‘Bu ne demek biz buraya nasıl geldiysek tekrar geriye döneceğiz inşallah’ dedim. Biz bunları konuştuktan sonra Girne'ye girdik. Girne'de iki katlı bir bina yapılıyor. Binanın içinde oranın sivil halkı İngilizlerden aldıkları silahlarla bize ateş açtılar. Efrahim 70 tane mermi yedikten sonra Allah diyerek şehit oldu. Efrahim bizim ikinci şehidimiz oldu. İlk şehidimiz Adıyaman doğumlu Sırrı Acar isminde bir arkadaşım. 21 Temmuz günü ve Kıbrıs'taki bayrak dikerken alnından kurşunu yiyerek şehit oldu. Biz Türk bölgelerinden geçerken Rum bölgelerine de uğruyordu. Karşımıza hep Rum Milli Muhafız Ordusu çıkıyor. Rum Milli Muhafız Ordusu da bordo bereli oldukları için, biz de mavi bereli olduğumuz için onlar bizden çekiniyor, biz onlardan çekiniyoruz ama bir tek şey var bizdeki iman gücü onlarda yoktu. Sabahleyin içiyorlar, akşamleyin savaşa katılıyorlar.

dsc-0195.jpg

Bizde öyle bir şey yok. Türk askerinden su bulabilirsek su içiyorduk. Biz harekatın 20'sinden 23’ne kadar aç kaldık. Bir lokma boğazımızdan geçmedi ama bir ara keçiboynuzu yedik. Beşparmak Dağları’nın etrafındaki köy halkımız bizi Türk askerini çok sever. Oradaki vatandaşımız da bizlere çok yardım etti. Suyunu verdi, ekmeğini verdi. Elinden geldiği kadar her türlü iyiliği yaptı. Bizde onların çoğunu kurtardık. Biz gittikten sonra bazı yerlerde katliamlara girişmişler.

Bu katliamlar esnasında çoğu orada şehit düştü. Kıbrıs'ta toplamda 498 tane şehit verdik. 498 tane şehidimiz Kıbrıs'ta yatmaktadır. Benim yanımda 12 tane şehidim var. Birlikte, aynı çatı altında aynı yemeği yedik, aynı koğuşta yattık. Can ciğer arkadaşlarımdı. Onlara şehitlik nasip oldu, bize de gazilik nasip oldu. Üzerinden bugün tam 50 sene geçti. 50 sene yaşadık ama canımızdan çok sevdiğimiz arkadaşlarımız şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yattıkları yer huzur olsun. Onları unutmadık, unutmayacağız” ifadelerini kullandı.

whatsapp-image-2024-07-19-at-15-37-27-1.jpeg

ŞEHİT NURLANMIŞ GAZİ ONURLANMIŞ ASKERDİR
Aynı çatı altında beraber yemek yiyip beraber uyudukları 12 arkadaşının şehit düştüğünü ifade eden Demirpolat, “Bolu Komando Tugayı ikinci taburu, üçüncü bölükten 12 tane şehit verdik. İlk şehidimiz Adıyaman doğumlu Sırrı Acar, 21 Temmuz 1974’te Girne'de Kadife Kale’ye Türk bayrağını çekerken nereden geldiğini anlayamadığımız kör kurşun göğsüne saplandı ve orada şehit düştü. Zonguldak doğumlu Hüsnü Uysal 21 Temmuz 1974’te Beşparmak Dağları’ndan aşağıya inerken Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından orada şehit oldu. Antakya doğumlu Hasan Alkan taburumuzun boyacısıydı. Çok neşeli bir arkadaşımızdı. 22 Temmuz 1974’te Girne'de bir sokak ortasında çatışma esnasında Rumların, İngiliz evlerinden açtığı ateş sonra sırtından makineli tüfekle taranarak orada şehit oldu. Kırşehir doğumlu Recep Bilge 23 Temmuz 1974’te arkadaşlarla zeytinlik bir bahçeden geçerken o da orada kör bir kurşunla şehit düştü. Oğluma ismini verdiğim Ardahan doğumlu Efrahim Demir, 23 Temmuz 1974’te şehit düştü. Eğirdir’de de birlikte olduğumuz Adnan Türker 23 Temmuz 1974 senesinde aynı şekilde bir pusuda şehit oldu. Keşan doğumlu arkadaşım Süleyman Susamcı da 23 Temmuz 1974’te portakal bahçelerin içinde herhangi bir şey olur mu, olmaz mı diyerekten gizli gizli giderken orada yanlış bir yerde bir mayına bastı. Mayına basmasından dolayı şehit oldu. Eğirdir’den canım ciğerim çavuş arkadaşım Bergama doğumlu Mesut Savan, 23 Temmuz 1974’te aynı şekilde zeytin bahçeleri içinde geçerken ansızın başına aldığı mermiyle şehit düştü. Kayseri doğumlu Bayram Erciyes, 23 Temmuz 1974’te Beşparmak Dağları’ndan aşağı inerken 10 kişilik gruplar halinde çam ağaçlarının altında yatarken, ansızın gelen bir kurşunla, alnından yediği mermiyle orada şehit oldu. Ankara doğumlu Cengiz Kurtuluş, 26 Temmuz 1974’te aynı şekilde dar bir alandan geçerken bizi pusuya düşürdüler. Arkadaşım o pusuda şehit oldu. Mustafa Kemal Paşa doğumlu Aziz Yılmaz 5 Ağustos 1974’te aynı şekilde. Cengiz ile beraber orada bir pusuya düştü, aynı pusuda şehit oldu. İkinci harekatın başladığı gün 14 Ağustos 1974'te Eyüp Demir’i orada, Girne'de deniz kenarından giderken aynı şekilde Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından pusuda şehit verdik. O da orada şehit düştü. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Şehit nurlanmış gazi onurlanmış bir askerdir. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” şeklinde konuştu. -Buse Aşcı

thumbs-b2-36ae8a4bca1c4a4cdfdc4bac45dadf06.jpg