İslam düşmanlığının dünyada zirve yaptığı bir dönemde Mevlâna Celalettin Rumi’nin öğretilerine, hoşgörüsüne o kadar ihtiyaç duyuyoruz ki…
Şehir olarak bir gayretin içindeyiz. Aylardır üstelik.
750.’sini andığımız vuslat yıl dönümünde Türkiye’de ve Dünya’da Hz. Pîr’le ilgili çeşitli etkinlikler yapılıyor. Farkındalık oluşturmak için çaba sarf ediliyor. Bunun için Kültür Turizm Bakanlığı’nın ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını takdirle karşılıyoruz.
Bildiğiniz gibi çok özel olan bu yılın teması ‘vuslat’ olarak belirlendi.
Peki, ne demek vuslat?
Erişmek, kavuşmak, gönlün devamlı olarak ve kıl kadar istikâmet değiştirmeyerek Allah-u Teâlâ’ya bağlı kalması…
Hazreti Mevlâna Rabbine teslim olduktan sonra sürekli vuslatı arzulamadı mı?
Teslim olabilmeyi başarabiliyor muyuz?
Hazret yaşamış geçmiş ama onlarca yüzlerce olayda bizlerin yapması gerekenleri örneklendirmiş. Hakk’ı bulmanın vuslata ermenin ancak teslimiyetle kaim olacağından dem vurmuş.
Mümkün mü karışmadan durabilmek? Mümkün mü; mevki, makam, para, şan, şöhret arzulamadan hayatı sürdürmek?
Nefsin ve şeytanın arzularına tamah etmeden ‘erlik’ yapabilmek mümkün mü?
Hazreti Pîr’i anlamayı falan geçtim de şu Konya şehrinde gölgesi altında kalabilsek ya!
Zor. Zor değil mi?
Zor olacak ki imtihan olsun demiyor mu hazret…
Rabbim her birimizi arzuladığı vuslata erenlerden eylesin…
Kalın sağlıcakla.