Sınav Kaygısında Ailelere Öneriler

 

 

Uzun bir maraton olan sınava hazırlık sürecinin en sancılı ve en yorucu sürecindeyiz. Ebeveyn olarak çocuğunuzun geleceği ile ilgili kaygılarınızın arttığı bu süreçte, sizlerin kaygısını kontrol altına almış olması çocuğunuzun bu kalan süreci daha verimli geçirmesine oldukça fazla fayda sağlayacaktır.

Yüksek kaygı ile sınava giren öğrencilerin, yıllardır kazanmış oldukları bilgi ve birikimlerini kullanamadıklarını kabul ederek, ebeveyn olarak kalan sürecin ne kadar önemli olduğunun farkına varmalı ve ona göre davranmaya özen göstermeliyiz.

Peki, aile olarak kalan bu süreci nasıl yönetmeliyiz?

İlk olarak sınavların hayatın bir parçası olduğunu kendiniz ve çocuğunuza hatırlatmayı unutmamalısınız. Sınavdaki başarının çocuğunuzun değerini göstermediğini ona davranışlarınız ve kelimelerinizle yansıtmanız çok önemli bir yere sahiptir.

Motive etmek için kullanmış olduğunuz cümleleri seçerken kaygıyı daha da arttırmamaya dikkat etmelisiniz. Mesela, “Kendini bu kadar hırpalama, dünyanın sonu değil, eğer olmazsa önümüzdeki yıl tekrar denersin” cümlesi çocuğunuzun ondan umudu kestiğinizi düşünüp kaygısının daha fazla artmasına neden olurken, “Sana güveniyoruz, başaracaksın biliyoruz” dediğinizde ise çocuğunuz ailem benden çok şey bekliyor başaramazsam onları hayal kırıklığına uğratmış olacağım düşüncesiyle aynı şekilde kaygısının artmasına neden olacaktır. Bu süreç yanlış anlaşılmaların en yoğun olduğu süreç olduğu için kullandığınız kelimeleri dikkatli seçmeye özen göstermelisiniz.

Diğer bir motive ettiğimizi düşünürken aslında kaygı arttırdığımız cümleler ise “Bu çalışma ile başaramazsın” ve farkında olmadan en çok kullandığınız “Komşunun oğlu tıp kazandı, kızı hukuk kazandı bakalım sen neler yapacaksın” cümleleri çocuklarınızı çalışma yönünde güdülemek yerine kaygılarının artması ile çalışmalarını aksatmalarına neden olur. Çocuklarınızın önceki deneyimleri veya deneyimleriniz ile ve başkaları ile kıyaslamama konusunda hassas davranmanız gerekmektedir.

Kullanacağınız cümlelerin zorunluluk değil yapıcı olmasına dikkat etmelisiniz. Kalan sürede her şeyin normal bir şekilde devam etmesine ve ilişkilerinizin daha sağlıklı olması konusunda çaba sarf etmelisiniz. Bu çaba şu an sessizliği tercih eden öğrencinin zorla iletişime geçirilmesi şeklinde değil, onu anladığınızı ve paylaşım için yanında olduğunuzu hissettirmeniz bu süreçte eleştiriyi değil takdiri daha çok ön plana çıkarmanız ile gerçekleşecektir.

Çocuğunuzun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak ya da öyleymiş gibi algılamasına neden olacak cümleler kurmak, sonuçlarla ilgili olarak onu korkutmak,  tehdit etmek öğrencinin motivasyonunu değil kaygısını daha da arttıracaktır. Önemli olanın sınavın hayatın bir parçası olduğunu hissederek  yaşamak ve çocuğunuza da yaşatmanızdır.  

Sevgilerimle

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuba Özdemir Arşivi