Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.”
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”
Allah Resûlü (s.a.s), iman ve ibadetin yanında ahlaken de insanların en kâmilidir. Geliniz, bugünkü hutbemizde Peygamberimizin eşsiz ahlakını yeniden hatırlayalım. Onun ahlakıyla ahlaklanma ahdimizi tazeleyelim.
Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in ahlakı Kur’an’dı. Peygamberimiz, Kur’an neyi emretmişse onu hayatına aktarmış, neyi de yasaklamışsa ondan kaçınmıştır. Bir defasında “Ey müminlerin annesi, bana Resûlullah’ın ahlâkını anlatır mısın?” diye soran bir kişiye, Hz. Âişe validemiz şöyle cevap vermişti: “Sen Kur’an okumuyor musun? Onun ahlakı Kur’an’dı.”
Peygamberimiz (s.a.s), şefkatli ve merhametli bir aile reisiydi. Hane-i saadeti huzur ve muhabbet doluydu. O, yuvasına şiddet ve nefretin bulaşmasına asla izin vermezdi. Bir hadisinde en hayırlı kişiyi şöyle tarif etmişti: “Sizin en hayırlınız, ailesine en güzel davranandır. İçinizden ailesine karşı en güzel davranan da benim.”
Allah Resûlü (s.a.s) aynı zamanda samimi, sadık ve vefakâr bir dosttu. Hz. Ali Efendimiz, onun arkadaşları ve dostlarıyla olan münasebetini şöyle anlatıyordu: “Resûlüllah, her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. Asla kötü huylu, katı kalpli, bağırıp çağıran, çirkin sözlü, kusur bulan ve cimri bir kimse değildi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz, onların isteklerini boşa çıkarmazdı…”7
Her sözümüzde, her işimizde Peygamberimizi örnek alalım. Evet, onun yüce ahlakını rehber edinelim ki bizlerin de ahlakı Kur’an olsun. Kulluk yolcuğunda ruhlarımız kemalini bulsun. Ailelerimiz dünyadaki cennetimiz olsun. Dost, arkadaş ve akrabalarımızla aramızda samimiyet, güven ve vefa köprüleri kurulsun. Dünyamız anlam bulsun, ahiretimiz ebedi huzurla dolsun.