Aylardan Zilhicce…
Hakka teslim olmuş yüreklerin ayı. Çetin bir imtihana boynunu teslim ederek gözlerini yummak fakat gönlünü açmak. Asırlar sonrasına örnek olup her kurbanda yeniden gün yüzüne çıkmak. Hz. İbrahim gibi bir teslimiyet ve Hz. İsmail gibi bir boyun eğiş.
En sevdiğini Hakk istedi diye yine O’na kurban etmek ya da boynunu hiç düşünmeden O’nun yoluna koyabilmek. Ve bir adanışın ardından hediye olarak inen bir koç.
Mucizelerle dolu ibret alınası sadece bu ayda değil ömrümüzün her anına nakış nakış işlememiz gereken bir teslimiyet aslında.
Hayatımızın bir çok alanında kendimize ve çıkarlarımıza dair kurban ettiğimiz onca şey bizi artırmak yerine azaltırken, Yaradan uğruna kurban edeceklerimiz bizi her an yeniden var ediyor. Uğruna yorulduğumuz şeylerin ardında O olduğu müddetçe zorluklar kolaylaşıyor. Geçemez sandığımız her yara kabuk bağlıyor.
Şimdi yeniden o aya ulaşabilmişken tazeleyelim mi kendimizi?
Bizi Yaradan’dan uzaklaştıran her ne ise kurban edelim mi?
Hz. İbrahim’i anlamaya çalışalım mı?
Nefse hizmet eden ne var ise O’nun için kurban edelim mi?
Hz. İsmail olmaya çalışalım mı?
Gökten inen koç sevincini yaşamayalım mı?
Şükrümüz her damlasıyla göğe yükselmesin mi?
Nasibimize düşeni paylaşmayalım mı gerçekten bekleyenlerle?
Yoksa bırakalım dolsun mu yine dolaplarımız?
Doymak bilmeyen arzularımızla sadece bayramı kutlamış mı olalım?
Ne dersiniz?
Sevgi ve saygı ile…