Son zamanlarda çok zor günlerden geçiyoruz. Hepimiz bu süreçte bazı şeylerin kıymetsiz bazı şeylerin de aslında çok kıymetli olduğunu anladık. Hepimiz rabbimize sarıldık.
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi yardımsız bırakırsa O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a güvensinler.”
Henüz Hz. Ömer’in hilafet yıllarıydı. Cenâb-ı Hakk’ın yardımı, İyâz b. Ganem komutasındaki sahabe-i kiram efendilerimizin cesaret ve fedakârlığıyla Diyarbakır fethedilmiş, Anadolu’muzun kapıları İslam’a açılmıştı. Yine böyle bir Ağustos günü Malazgirt zaferiyle Anadolu, İslam’ın ve Müslümanların ebedi yurdu oldu. O günden bugüne şehit kanlarıyla sulanmış bu mukaddes topraklar, hak ve hakikatin, güven ve cesaretin, huzur ve barışın sembolü, zalimin hasmı, mazlumun umudu oldu.
Böyle zorluklardan geçmiş ülkemizde şimdi de sıra birbirimize sarılmakta…
Bugün bize düşen, duygularımızı diri tutmak, yaşatmak ve yüceltmektir. Birliğimizden, beraberliğimizden ve kardeşliğimizden ödün vermemektir. Bizi biz yapan, bizi millet yapan değerlerin etrafında sımsıkı kenetlenmektir. Unutmayalım ki Allah Teâlâ’nın yardım ettiğine galip gelecek hiçbir güç yoktur.
Hayatımızın her anı imtihandır. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur:“Andolsun ki biz sizi biraz korku ve açıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan ederiz. Öyleyse sabredenleri müjdele!” Ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi, imtihan her zaman aynı şekilde olmaz. Bazen varlıkla, bazen de darlıkla imtihan oluruz. Darlığa düşen yoklukla imtihan olurken, bollukta olanlar da darlığa düşenlerle imtihan olurlar. Onlarla ilgilenmek, gerekli yardımı yapmak ve onların sıkıntılarını gidermek de bollukta olanların imtihanıdır.
Rabbim hepimizin yardımcısı olsun.