Yusuf Çelik
Karakter ve Kazanım
Antalyaspor’un başına geçtiğinden beri haftalardır süregelen, Türk Futbol Kamuoyunu ve hatta maç öncesi bizim taraftarlarımızı da meşgul eden bir Nuri Şahin güzellemesi mevcuttu, ta ki Konyaspor ile karşılaşana dek... Muhammed Ali’nin “Yetenek sporcuyu şöhret yapar, karakter ise efsane!” sözü tam da bu tarz durumlar için söylenmiş bir sözdür! Aslında maçın geneline bakacak olursak; Nuri Şahin bu sözün yetenek kısmını da karşılamıyor benim kanaatimce, zira abarttıkları futbolu Konyaspor karşısında gördük, hücum hattımız az yetenekli ya da soğukkanlı olsa hakeme rağmen rahatlıkla kazanacağımız bir maçtı! Kalecimiz Eray’ın, Nuri Şahin ve Boffin diyaloglarıyla alakalı maç sonrası yaptığı açıklama da ikiliyle alakalı genel anlamdaki olumlu düşünceleri tam anlamıyla çürütür cinstendi. Barış Yardımcı’nın yayıncı kuruluş mikrofonlarından dağıttığı yargıya değinmezsek ayıp ederiz, futbolu tartışılabilir ama verdiği maç sonu röportajda; Konyaspor’u aşağıya çekmeye çalışan karanlık ellere ayar verirken, komşuya da Konya’ya her daim aşağıdan bakmaya mahkumsunuz der gibiydi!
Aldığımız her kötü sonuçtan sonra sürekli transfer üzerinden yönetime yüklenenlerin, bilerek ya da bilmeyerek, yani iyi niyetli olsalar dahi bilmeden fitne ateşini körüklediklerini düşünüyorum, yani bir başkan takımının neden şampiyon olmasını itemesin? Böyle bir sorunun cevabı olabilir mi? Ayrıca kimse İlhan hocanın “Ben transfer istedim de yönetim yapmadı!” diye bir demeç verdiğini gördü mü? Bilakis Trabzon maçı sonrası Paşa maçı öncesi Konyaspor Youtube kanalına verdiği demeci aynen İlhan Hoca’nın ağzından aktarıyorum:
“ Ben transferden beslenen bir teknik adam değilim, transfer bir gereklilik mi? Gereklilik. Ama her zaman bir zorunluluk mu? Hayır! Kaybettiğimiz oyuncular yerine üç transfer gerçekleştirdik, yönetimle beraber artı bir transfer daha yapmak istedik. Ama burada olmazsa olmaz şartımız; oyuncunun takım kalitemizi hücum performansımızı direk yukarı çekecek bir oyuncu olması yönündeydi, bunla ilgili çalışmalar yaptık. Bir kere Türk oyuncu pazarı son derece dar ve bu Türk oyuncu oynatma kuralının her sene ağırlaşmasından dolayı hiçbir takım Türk oyuncularını bırakmak istemiyor bu şekilde, bir kere orda zaten işimiz çok zordu! Bunun yanında bahsettiğimiz kriterlerde yabancı oyuncuların, devre arası kimisinin kulübü oyuncunun çıkmasına izin vermedi, bazı oyuncular da açıkçası Türkiye’ye gelmek istemedi! Buna rağmen transfer yapabilir miydik? Evet yapabilirdik. Ama demin bahsettiğim kriterlere uymama riski çok fazlaydı! Şimdi buraya kadar geldiğimiz bir oyuncu grubu var ve bu oyuncular saygıyı hak ediyor ve sonuna kadar mücadele edeceklerdir! Her kötü sonuçtan sonra, ”inşallah yaşamayız çok kötü sonuçlar,” buraya geri dönmenin hiçbirimize bir faydası yok! Sonuç olarak sahada mücadele eden ve saygıyı hak eden bir oyuncu grubu var! Transfer döneminin özeti kısaca bu şekilde!”
Diğer ince ince doğrandığımız maçları boş verin, en basitinden Rize ve Antalya maçlarına bakıp gerekli ilavelerin yapıldığını farz ettiğinde, Türk futbolunu yönetenlere rağmen şampiyon olacağımız iyi niyetini besleyenlere hayretle bakıyorum doğrusu, isteyen tabi ki istediğini düşünmekte ve söylemekte serbest ama ben iyi niyetimi kullanma hakkımı Fatih Özgökçen ve yönetimi tarafına kullanıyorum...
Pazar günü oynayacağımız Hatayspor maçı sezonun evimizdeki son maçı, gönül ister ki tribünler dolsun ve şölen havasında en kötü bir puanı alıp ligin bitimine bir hafta kala Avrupa biletini evimizde cebimize koyalım ve Salı günü Süper Lig yolundaki Beysu Konyaspor Basketbol takımımızın Play-Off Çeyrek Final ilk maçı için salonu dolduralım!
Konyasporumuz için başarılı bir hafta olması temennisiyle…