Emrullah Nergiz

Emrullah Nergiz

Huzur Mabedi Medine

Yeşil Kubbe… Kubbe-i Hadra.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) hemen onun altında metfun. Yanında Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer efendilerimiz var.

Medine’ye adım attığınız vakit bir huzur rüzgârı karşılıyor sizi. Hele hele Mescid-i Nebevi sınırlarına girdiğinizde bu rüzgâr yerini daha tatlı bir melteme bırakıyor.

Her vakti her anı orada geçirme isteği içinizi kemiriyor.

Kubbe-i Hadra’yı gördüğünüz vakit;

Esselamü Aleyke Ya Resulallah,

Esselamü Aleyke Ya Habiballah,

Esselamü Aleyke Ya Nebiullah, diyerek heyecanlanıyorsunuz.

Peygamber efendimizin kabr-i şerifine yaklaştıkça bu heyecan artıyor. Selamlamaya durduğunuzda; yüzlerce kişi ile birlikte aynı duygular içerisinde İslam ile şereflenmemize vesilen olan efendimizin huzurunda olmanın verdiği manevi haz, başka bir yerde kolay kolay yaşayacağımız bir şey değil.

Allah’tan onun şefaatine nail olmayı diliyorsunuz. Böyle bir ümmetten olduğunuz için şükrediyorsunuz. Kelimeler ile tarif edilecek şeyler değil.

Her gün her vakitte selam vermek ve onun orada verilen bütün selamları aldığını bilmek bambaşka bir dünyaya katıyor önce bedeninizi sonra ruhunuzu…

Medine-i Münevvere gerçekten iç huzuru zirvelerde yaşayacağınız bir şehir. Namazlardan lezzet alıyorsunuz, sanki her vakitte orada efendimizle ve ashabıyla birlikte secdeye gidiyormuşsunuz gibi bir hissiyat oluşuyor damarlarınızda…

Sünnete uymanın ama daha sıkı sarılmanın gereğini idrak ediyorsunuz. Farklı arayışlar başlıyor. Efendimiz nerede namaz kılmış, nasıl yemiş içmiş, nerede bulunmuş, nerede kimlerle istişare etmiş ne söylemiş…

Örnek yaşantısını daha iyi öğrenme ve yaşayabilme isteğiniz canlanıyor.

Çarşamba akşamları Okçular Tepesinde bir taşın üstünde, Cumartesi günleri Kuba Mescidinde namaza devam ettiğini öğreniyoruz. Bir sünneti daha yerine getirmek için gayret ediyoruz.

Son peygamber, Allah’ın sevgili kulu, yaratılmışların en şereflisi efendimiz ile aynı havayı kokladığını aynı yere basma ihtimalinin olduğunu düşünmek bile bazı anlarda tarifsiz hazlara sevk ediyor sizi.

Uhud’da, Hendek’te Kuba’da, Kıbleteyn Mescitlerinde hep onun izini arıyorsunuz. Rabbin sevgilisini nasıl sevebileceğinizi tefekkür ediyorsunuz. Öyle ya eş ayrı sevilir, anne ayrı sevilir, çocuklar apayrı sevilir. Rabbimiz de peygamberimiz de bambaşka sevilir. Kimi aşktır kimi sevgi…

Veda vakti geldiğinde bir hüzün bulutu kaplar içinizi. Veda etmeli miyim diye düşünmeye başlarsınız. Veda eden bir daha gelebilir mi bu diyarlara?

Ardınızı dönüp gidemezsiniz. Onu gördüğünüz her an geri geri gider ayaklarınız. Görüş açınız bittiğinde işte asıl bir daha görebilecek miyim sorusu yorar zihninizi…

BEYTULLAH’A YOLCULUK

Medine-i Münevvere’den ayrılış hüzünlü olsa da bir o kadar heyecan ve umuda sevk eder insanı. Zira Allah Resul’ünden Allah’ın evine yolculuktur bu çıkış.

Kabe-i Muazzama’yı dünya gözüyle görebilme arzusu canlanır yola çıkınca. İhrama girilen Huzeyfe Mescidi’nde artık hedefe doğru kilitlenilmiştir.

Lebbeyk nidaları yükselir dillerde…

“Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-ni’mete leke ve’l mülk, lâ şerike leke”

Teslimiyetin haykırışıdır bu nidalar. Sana geldim Allah’ım demektir. Hamdetmektir…

Harem-i Şerif’in sınırlarına ulaştığınızda yıllardır yöneldiğiniz kıblenizi karşınızda canlı olarak göreceğiniz düşüncesi kan akışınızı hızlandırır. Kalbiniz biraz daha hızlı çarpmaya başlar.

O an geldiğinde kısa süreli ne yapacağınızı şaşırırsınız. Günler ötesinde söyleyeceklerinizi ezber etseniz bile bir sendeleme olur. Kâbe-i Şerif’in o muazzam ihtişamı kaplar her yanı. Sonra aklınıza gelenleri sıralarsınız. İki parça ihram kabirde bürüneceğiniz kefeni temsil eder. Bismillah Allahu Ekber diyerek başlarsınız tavaf etmeye. Gözlerinizi alamazsınız, zahirdeki siyah örtüden. Farklı bir yerde olsa belki dikkatinizi bile çekmeyecek bir yapı kuşların bile üzerinden geçmeye kıyamadığı bir maneviyatla yüklenir ruhunuza…

Ardında Say alanına geçilir. Hacer validemiz düşer akla… Zemzem suyundan kana kana içtikçe şifa bulduğunuzu hissedersiniz.

Kıldığınız namaz ve ettiğiniz dualarla umre yapmanın mutluluğu yaşanır gönüllerde.

Sevr’de, Hira’da, Arafat’da izler aranmaya devam eder.

Ve bu ibadeti tekrar tekrar yapma isteği büyür yürekte.

Gönülden isteyen tüm dostlarımıza okurlarımıza Rabbim tez zamanda nasip etsin inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emrullah Nergiz Arşivi