Hadi bir sigara yakalım, dumanını öyle bir çekelim ki içimize, sanki memleketi içimize çeker gibi, sanki sılayı, köyümüzü, burcu burcu kokusunu içimize çeker gibi çekelim..
Aman cancağızım tut dumanı dolansın ciğerlerini..
Bu çektiğin sigara dumanı değil!! Köyümüzün tozlu yollarının tozu, sisli engin dağların sisi, buram buram kekik kokusu, mor sümbül, kırmızı gül, pembe menekşe, sarı sardunya kokusu...
Çokça özlem, kavuşma, vuslat kokusu.
Ah ahh yürüdüğüm çayır, üzerinde gezdiğim damın bayır kokusu, seviyorum sevda kokusu, özlüyorum özlem kokusu..
Akan pınarların yalaklarında ki yosun kokusu, pınardan su dolduran kızların ellerinde ki kına kokusu, saçlarına sürdükleri gül suyu kokusu.
Tut bütün kokuları ciğerlerinde, gezinsin tüm damarlarında, sevdaya tutsak bu gönül, aşka müebbet yiyen bu ömür doysun sılaya, doysun köyüne doysun vuslata doysun..
Cancağızım yine hangi rüyaya daldım, yine hangi düşlerde geziniyorum.
Hor görme bu divaneyi ne olursun, hor görme bu yarım akıllı deliyi..
Aşka sürgün edilen bedenim sevda çöllerinde bazen geziyor işte...
Hor görme bu abdalı, hor görme bu meczubu;
Ayıplama ne olursun ayıplama!!
Bir gün sende düşersin bir aşka...
Ah ahh yanar kavrulursun da dumanını gören, külünü bulan olmaz....