Zaman bir ışık hızıyla geçiyor adeta
Gönül hayata bağlı¸sevgiye müptela.
Çırpınmaksa boş, ne yapsak ne etsek nafile...
O zalim yıllar; bizi eskiten !
Yalan bu dünya aslında
Aslında en doğrusu; sonda başlayacak.
Ne otuzbeşi , ne kırkbeşi...
Yarım asrı devirdi;
Bu koca ömür, bu beden !
Nerede o sevgiyle bakan gözler
Hani... Hani nerede o gülen yüzler?
Nerede deli dolu gençliğim?
Yoksa hepsi bir hayal miydi ?
Aynalar; düşman değildik biz eskiden
Yıllarca dost olmadık mı ?
Çıkarıp içinizden , yeniden...
Verin... Verin bana gençliğimi !
Ne otuz beşi, ne kırk beşi
Yarım asrı devirdi
Bu koca beden , bu ömür,
Tam bir yaprak dökümüydü
Seneler geçtikçe, değiştikçe devir,
Hayat ağacımdan bir yaprak daha dökülür,
Biter elbet, birgün...
Birgün bu yarım asırlık ömür !
*****
NEYİM BEN
Bilmem ki neyim ?
Deli dolu pervaneyim.
Işığım kim, ben kimim ?
Bilmem ki kimdeyim ?
Hak yolunda yürüyen,
Semasında
Biçareyim !
Bilmem ki neyim?
Raydan çıkmış tren miyim ?
Ne ki;
Rotası şaşmış yelkenli miyim ?
Hak yoluna düşmüş bak...
Canevim !
Bilmem ki neyim, hangi rengim
Her mevsim başka renge bürünürüm.
Eylül’de boynu bükük bir sümbülüm,
Çiğ taneleri üstümde...
Ben; üşürüm !
Bilmem ki neyim?
Sevda rıhtımına yakın iken
Benliğim,
Demek ki ben; o rüzgarın ...
Esiriyim !
Bilmemki... Bilmem ki neyim ?
Yalan içinde bir gerçeğim.
Üç günlük dünya dedikleri...
Ben su içinde yanan,
Dumansız bir közdeyim !
Bilmem ki neyim?
Bir neyzenin elinde ney
Sazendenin saz,
Ya da bir bozlakta bağlama...
Ela gözlüm; ağlama !
Bilmem ... Bilmem ki neyim ?
Ben kimim; ben “ Bir’ in” esiriyim.
Evinde kadın, evladına ana,
Şiirlerde o mısra.
Yezda’nın yarattığı, aciz bir kulum
Şu yalan dünyada!