Öyle çok özlüyorum ki seni, bazen dilim düğüm düğüm oluyor, kelimeler dolaşıyor ağzımın içinde ama bir türlü onları dışa vurup telaffuz edemiyorum..
Nasıl desem, nasıl anlatsam bu çaresizliğimi bilemiyorum da tüm hücrelerim isyandayken kahrolası boğazım düğüm düğüm işte...
Gözlerim isyanda, dilim haykırmak istiyor ama darda bırakıyor nefesim söyleyemiyorum...
Ey sevgili ben anlatmadan da beni biliyorsun ya, görüyorsun ya, yinede bu mektubumla bir kez daha halimi sana arzuhal etmek istedim.
Arşın sahibi o kudretli, heybetli, tek sevdiğim, tek sevgilime..
Bir gün, evet biliyorum bir gün, bir el uzatıp çekip alacaksın yanına, o günü öyle bir bekliyorum ki tüm dünya, bu kadar güzellik umrumda bile değil senin gelişin ve güzelliğinin yanında..
Hep benimlesin, bendesin ama yine arıyorum, bu gün nereden işaret verecek aşkı dilaram diye...
Gökyüzüne bakıyorum, bulutlar ile muştular yolluyorsun.
Hüzünlü yüzüm, mahsun gözlerim, bir anda gülüyor seviniyorum, işte benim hediyem diye;
Sonra çiçeklere bakıyorum ansızın önüme geliyor kokusu ne kadar çok mutlu oluyorum, sevinç çığlıkları atıyorum..
Biliyormusun, ey sevgili herkesler bana deli diyorlar ama olsun, hiç bilmiyorlarki ben sevgilime şımarıyorum, onun için çocuklaşıyorum..
İşte bu günlük hallerim böyle, canımı verenim, can havlim, canımı kurban ettiğim sevgilim.
Hüzünlüyüm, evet biraz buruk bir hüzün ama her gün, her gece hayaline sarılmak ve sana mektuplar yazmak beni ziyadesi ile mutlu ediyor...
Şimdilik bu kadar satırlarım ama her zerremde sen varsın, beni bilenim, beni anlayanım.
Beni bana bırakma olurmu?
Bırakma ey sevgili..