Şefik Can Kimdir?

Bir adresi tarif ederken, bir caddeden geçerken ya da en basiti oturduğumuz adresi telafuz ederken bu ismin neden konulduğunu merak ederim hep. O anda olmasa bile muhakkak araştırmak üzere not alırım. İşte bu vesileyle size önemli bir değerin hayatından ve hayat felsefesinden bahsetmek isterim.

Konya’nın son yıllarda gözdesi haline gelen caddelerinden biri de Şefik Can Caddesi’dir şüphesiz.

Peki ya kimdir Şefik Can?

Hz. Mevlâna ve Mevlevilik denildiğinde akla gelen ilk isimlerdendir kendisi. 1909 yılında Erzurum’da dünyaya gelen Şefik Can Dede, köklü bir ailenin oğludur. Temel eğitimini babası Tevfik Efendi’den almıştır. Tevfik Efendi, aydın bir din adamı olarak Kurtuluş Savaşı dönemindeki hizmetlerinden dolayı Mustafa Kemal Paşa’dan teşekkür mektubu almıştır.

Şefik Can Hoca’nın, 1. Dünya Savaşı gölgesinde geçirdiği çocukluğu kendini derinden etkilemiştir. O yıllarda azalan asker boşluğunun doldurulması ve ülke savunmasının güçlendirilmesi amacıyla yapılan değişikliklerle 2 yılda Tokat Askeri Ortaokulu’nu tamamlayarak, devamından Kuleli Askeri Lisesi’ni ve Harp Okulu’nu bitirmiştir. Ülkemizde bir döneme damga vuran birbirinden özel isimlerle aynı sıraları paylaşmıştır ki Orgeneral Hasan Polatkan bu isimlerden biridir.

İlerleyen dönemlerde çeşitli dergilere gönderdiği yazılardan “Deli İsa” adlı hikayesi ödül almıştır. Edebiyata olan sevdası nedeniyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat ve Tarih bölümünü okumuştur. Ancak bu durum komutanları tarafından uygun görülmediği için İstanbul’daki görevinden alınmıştır. Fakat bu durum içindeki edebiyat ve öğretmenlik aşkını körüklemiştir. Birçok kez alay komutanından geri dönen başvurusu, gözyaşlarıyla yazdığı içten mektupla kabul edilmiştir. Kuleli Lisesi ile Maltepe Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başlar. 1965 yılında Konya Astsubay Okulu Müdürlüğü’nden emekli olana dek çeşitli kurumlarda ve hatta emeklilik sonrasında da pek çok özel kurumda öğretmenlik yapmıştır. Çok iyi derecede Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca bilen hocamız, Rusça için gramer yazmıştır. Kitaba ve ilme olan ilgisinden dolayı çocukluğundan itibaren biriktirdiği yaklaşık on bin eseri ilerleyen yaşlarında Fatih Üniversitesi’ne ait kütüphaneye bağışlamıştır.

Mevlana’ya gönülden olan bağlılığı çocuk yaşlarda babası vesilesiyle başlamış olan hoca, çeşitli vesilelerle yolunun kesiştiği
Tahirül Mevlevî’den çok etkilenir. Onunla olan gönül bağını daima canlı tutar ve 1960 yılında Tahirül Mevlevî’den aldığı icazetle Mesnevi derslerine başlayarak son nefesine kadar hizmet etmiştir. Öyle ki hayatının bir döneminde şiir yazmış fakat Hz. Pir’i tanımaya başladıkça ona olan saygısından tüm şiirlerini yırtmıştır. Mevlana Hazretleri’ne dair pek çok eser üzerinde çalışma yapmıştır ki Mesnevi tercümesi bu çalışmalar içerisinde çok mühimdir. Herkesin anlayabileceği bir şekilde şerh ettiği bu eserle Hz. Pir’i anlamak isteyenlere çok özel bir hediye sunmuştur.

23 Ocak 2005 tarihinde Hakk’a yürümüş ve Konya Üçler Mezarlığı’na defnedilmiştir. Ölümünün sene-i devriyesinde onu bir kez daha rahmetle anıyorum. Rabbim kendisinden razı olsun.

Ve bu vesile ile Selçuk Üniversitesi’de İnşşat Mühendisliği’nde yüksek lisans yaptığım yıllarda bana Mesnevi hediye ederek beni Şefik Can Hoca’mla tanıştıran, Hz. Pir’e olan yakınlığımı başka bir boyuta taşıyan ve her okumam esnasında kendisini andığım Sayın Ali İhsan Martı Hoca’ma da buradan teşekkürlerimi arz ederim.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi