Herkes diyordu ki gurbet ! Gurbet neydi? Çok mu uzaktı, ya da çok mu uzaktaydı? Kaç gün sürerdi yolculuğu? Ya da aylarca yolculuk edermiydik? Bişey söyleyin, nedir bu gurbet, nereden çıktı, kimin nesidir, kim koydu insanların arasına, kim koydu ismini gurbet diye kim?? Zaman nasıl geçer bu gurbete giderken? Kaç saat sürer, kaç kilometre yol gideriz, yolları nasıldır bu gurbetin? Engebeli dağlar aşarmıyız, ya da coşkun fırtınalı denizlerden geçermiyiz? Çölü görürmüyüz, hep yürürmüyüz, devemidir bineğimiz, at mı, araba mı, uçak mı, kamyon mu, otobüs mü yoksa, yoksa dolmuş mu? Yaa biriniz de bisey söyleyin, bu gurbet hakkında!.. Gurbet nedir, biliyormusunuz? Ne dağlar, ne denizler, ne de yollardır. Gurbet nedir biliyormusunuz? Sevgi bağlarının viran olduğu, umut kalelerinin yıkıldığı yerlerdir. Gurbet nedir biliyormusunuz? Açmasını ve girmesini, bilmediğiniz, gönül köşküdür. Gurbet neresidir biliyormusunuz? Saltanatını süremediğin sıcacık bir kalbin soğumasıdır. Dostum!!! O yüzden gurbeti uzakta arama boşuna.. Gurbet insanın taa içindedir. Gurbet, ne yol, ne mesafe, ne de uzaklıktır. Asıl gurbet, sevenin sevdiğinden, kalben, ve ruhen soğumasıdır. Mesafeler aşılır, yollar gidilir, denizler geçilir, ama insanın içten içre, içi gurbet olursa, işte o büyük sıkıntı.. Ne yollar biter o vakit, ne de gurbetin kahrı çekilir. Ne demiş üstad!!! "Gönül gurbet ele varma, ya gelinir ya gelinmez, her güzele meyil verme ya sevilir ya sevilmez" diyerek gönülde ki gurbeti anlatmış.. Yüreğinize atmayın gurbet tohumlarını, yetiştirmeyin, büyütmeyin gurbeti.. Hatta ve hatta hiç dünyaya getirmeyin, doğmasın o gurbet. DOĞMASIN...