Hadi boş ver her şeyi, hadi kalk gidelim dedim deli gönlüme, durmayalım bu bize hoyrat yaban ellerde..
Durmayalım derdimize derman yerine, yaramıza merhem yerine, yaralar açan, acılar eken bu zalimler diyarında durmayalım.
Hadi kalk gidelim, bizi de elbet bizim gibi anlayan, bizi de bizim gibi sevenler bulunur be gönlüm..
Efendim, işitmedim!!! Tekrar söyler misin duyamadım..
Güldürme beni gönül, güldürme ağlanacak halimize.. Kalk gidelim diyorum laf anla, söz dinle azıcık durma kalk..
Hiç senin dediğin gibi olur mu gönlüm. Sen diyorsun ki bizi seven olmaz, dinleyen olmaz, anlayan olmaz, yârenlik eden olmaz öyle mi?
Hiç de bile hiç de!!
Bizi öyle bir seven var ki gönlüm, hiç kimseye ihtiyaç duyurmayan, bizi öyle bir duyan var ki kimsenin duymadığını bile duyan, bizi öyle bir anlayan var ki herkesten daha çok anlar ve bize öyle bir yârenlik eder ki tıpkı şu an olduğu gibi.
Eyy gönlüm, seni bana veren kim?
Şu an seninle bu muhabbeti kurduran kim?
İşte onun hatırına kalk gidelim, bizi anlamayanlar diyarından. Fazla söz sarfiyatına gerek yok..
Bırak onlar bildikleri ile mutlu olsun. Biz üçümüz daha çok mutlu olur, daha çok huzurlu kalırız.
Bu üç kişi kim mi?
Ahh divane gönül, biri sen yani ikimiz!!
Üçüncü de o öyle muhabbet dolu öyle sevgi, merhamet ve aşk dolu ki diğeri de işte o!!!
Yani üçümüz! Gönlüm sen ve ben bir de Rabbim...
RIZASIZ GÜL DERMEM
Gönlüne girip de senin bahçenden rızasız bir zerre bile almadım, almam da.
Durup durup bunları dile getirme.
Buyur gel, bizdeki han kapıları sonuna kadar açık.
Kalmak isteyene bir oda temin eder, onun rahatı için sadece elimizden gelen ile değil gelmeyenler için bile çaba sarf ederiz.
Bir arzun olursa da sakın çekinme olur mu?
Dedim ya biz gönül denen han kapılarımızı Hakka adayarak dostlara açtık.
O yüzden buyur geç. İstediğini ister hor kullan, ister incitme.
Bizden bunlar için rıza almana gerek yok.
Biz başa kakmayız
Başa taç yaparız.