Ramazan Çınar
Geçen sene bu zamanlar
İnsanlar yaşlandıkça geçmişten alıntı yaparlar. O dönemler ile bugünleri karşılaştırırlar. Sonrasında da yanındakilere hataya düşmemeleri için öğütler verirler. Bizim de geçen sene bu zamanlardan bugüne olan süreci anlatacağımız bir kötü tecrübemiz olarak hafızalarımızda yer edecek. Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda başlayan yeni ekonomik modelin bizleri getirdiği nokta net bir şekilde görünüyor. Başlayan faiz indirimler ile giderek fakirleşmeye başladık. Enflasyon her geçen gün artması da işleri daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca hesap edilmeyen ya da öngörülemeyen jeopolitik riskler de bizleri olumsuz etkileyen bir diğer unsurlardır. Hepsi bir araya gelince son 1 yılda yaşananlar gerçekten insanların alım gücünü azaltmıştır. Yapılan değişiklikler öncesi ve sonrasında oluşan rakamlara bakarsak;
- Tüketici enflasyonu; 19’dan 80 yükseldi. (Aslında 180 civarında)
- Üretici enflasyonu; 46’dan 144 yükseldi.
- Cari açık; 27 milyar $’dan 37 milyar $ yükseldi.
- CDS 392 puandan 744 puana yükseldi.
- Dolar TL 8.82’den 18.50’ye yükseldi.
Bunlar gibi bir sürü örnek verebiliriz. Aslında sistemin işlemediği de açıkça ortadadır. Fakat bilinçli yapılan bu hamleler ile hem iş gücümüz hem de firmalarımız döviz bazında ucuzlamaktadır. Kutuplaşan dünya düzeninde artık tedarik zinciri ve ticari beklentiler değişmektedir. 2023 ve sonrasında ülkemizdeki firmaların satıldığı ya da birleştiği haberleri çokça duyacaksınız. Nedeni ise bozulan tedarik zinciri ve kutuplaşma nedeniyle artık firmalar tek bir noktadan üretim yapmanın risklerini dağıtmak için farklı bölge ve ülkelerde üretim yapmayı planlamaktadırlar.
Bundan sonra faiz indirimi devam eder mi derseniz. Önemsizleşen politika faizi nedeniyle faiz indiriminin piyasalara çok fazla yansımadığı görülüyor bu yüzden seçme kadar tek haneli faiz politikası ile hareket edileceğini düşünüyorum. Artık bundan sonra da her ay birer puan daha düşürülerek 10 ya da 9 puan seviyesine çekilmesi muhtemeldir.
“Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.”
Bu metne baktığımızda aslında riskleri gördükleri halde farklı amaçlar uğruna faiz indirimine devam edildiği görülüyor. Üzücü tarafı ise yapılan bu yanlış hamleler nedeniyle kredi muslukları kısılmış ve vatandaş daha yüksek faiz oranlarına mahkûm edilmektedir.
Eylül toplantısında 75 baz puan faiz artışı yapan FED ise dikkatleri çekmektedir. Başkan Powel ise fiyat istikrarının önemine dikkat çekmiştir. Merkez bankalarının temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır ama biz de durum maalesef değişti. Ayrıca ABD tarafında işsizlik 3,8’den 4,4 yükselmesi bekleniyor. Bu veri bize şunu gösteriyor 0,5 fazla artış olduğu her dönemde ABD ekonomisi ciddi bir resesyona girmiştir. FED resesyona girmeyeceğiz diyor ama beklentinin altında bir büyüme olacak diyor. Aslında enflasyon geçici söylemine benzetiyorum bu durumu yine piyasaları oyalıyorlar ve zamandan kazanıyorlar.
Tüm dünyada yaşanan para politikalarının aksine hareket etmemiz bizi daha da zorlayacaktır. Kurdaki artışlar yılın son çeyreğinde Dolar TL önce 20,80 sonra ise 23,50 seviyelerine kadar yükselmesi muhtemeldir. Sadece para girişi ile ekonomik modelle devam ettirilemez. Yeni bir devalüasyon ile tekrar bir müdahale edileceğini (tıpkı Aralık 2021 olduğu gibi) düşünüyorum. Zaten hükümet kurun yükselmesine çok fazla takılmıyor onların önceliği büyüme fakat onda da dünyada yaşanan resesyon nedeniyle bir yavaşlama olacaktır. Günün sonunda geriye dönüp baktığımızda hedeflenen hiçbir şeyin gerçekleşmediği görülüyor.
Saygılarımla…