Turan Aydın
Farklılıklarımızla Birlikte Yaşamak
Hicri yıl ve Muharrem ayı münasebetiyle yazdığım bu makalemi bir önceki yazım ile okunursa daha iyi anlaşılmış olacaktır.
Sivas Refah Partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu döneminde, Projelendirme ve gerekli alt yapı çalışmaları yapılırken, Belediyede çalışan bürokrat ve görevliler, Başkanım “Bu mahalleden size hiç oy çıkmamış, niçin buradan başlıyorsunuz, en fazla oy veren mahallelerden başlasanız.”demişlerdi. Başkan beyefendi de İnancımız gereği biz adil olmak zorundayız” demişti.
1990 Yıllarda Personel alımlarında/istihdamda edilmede, Kurum ve kuruluşlar kendileri İmtihan/sınav açarlardı.
Refah partili Sivas Belediye başkanı, Temel Karamollaoğlu’da sınav açarak, gerek yazılı gerekse mülakatla Mühendis, Doktor, Hemşire ve idari işlerde görev alacak/Memur olacak, hakedenler kimlerse, adil bir şekilde belirlendi, birçok Alevi kardeşimiz görev almışlardı.
Kars’ta çalıştığım dönemde geçici görevli olarak Sivas/Divriği İlçesine gitmiştim. İlçe merkezinde ziyaretler ve geziler yaptıktan sonra Alış-veriş için bazı esnafa girdik, misafir olduğumuzu anlayan esnaf fiyatları düşürmeye/indirim yapmaya başladılar.
Divriği de İlginç bir hatıram oldu, Traş için Bir Berbere/kuaföre girdim. Orada da tanıştık, yine misafir olduğumuzu anlayan berber traş sonrasında israr etmemize rağmen ücretini almadı. Helalleştik ayrıldık. İnsanımızın İdeolojisi, fikriyatı, meşrebi, mezhebi vb.ne olursa olsun kültür açısından farklılıklar içerisinde kardeşçe barış içerisinde yaşamaktadır. Nice yıllar, nice kuşaklar da İnşallah yaşamaya devam edeceklerdir. Yeter ki Politize olmayalım, Politikacıların kışkırtmasına, zıtlaştırmalarına, kutuplaştırmalarına ve ötekileştirmelerine gelmeyelim.
Sivas veya Kars’ta çalıştığım yıllarda nice tanıdığım Alevi, Caferi ve benzeri Müslüman kardeşlerimiz ibadet ve taahatlarını yaparlardı, güzel örnek olabilecek yaşam sürmektelerdi, kimliklerini de gizlemeden, her kesim ve herkesle iyi münasebetler kurabilen, zıtlaşmadan fikren ve zikren tartışabilen, konuşabilen bir çok tanıdığım ve çalıştığım insanlar bulunmaktaydı. Kavgaya değil kardeşliğe,birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönem ve zamandayız.
İstanbul’da bir üniversitede akademisyen olan Profesör, dindar ve Sünni insan olmasına rağmen asistan/ araştırma görevlisi alırken en çok hakeden, edepli ve terbiyeli olanı, Üniversiteye İstanbul’un en uzak semtinden geldiğini, yoksulluğu kılık ve kıyafetinden belli olan, adete tırnakları ile toprağı kazarak, hakeden, çalışkan bir Alevi öğrenciyi aldığını, Bir yazarın makalesinden okumuştum.
Üniversitelerimizde bu örneklerin çoğalması lazım. Ayrım yapmadan meşrebi, mezhebi, ideolojisi, dinli, dinsizliği, kimliği ve kişiliği ne olursa olsun hakedeni, liyakat ve ehliyet esaslarına göre öğretim görevlisi, elemanı, Asistan/Araştırma görevlisi alınmalıdır. Zaten belirlenen kriter/şartlara göre alınmakta,ancak mülakat veya tercih edilirken ayrım ve adam kayırma/iltimas olabilmektedir.Torpil ve iltimasa son verip hakedene hakkını vermek lazım.
Bir iş adamının kimliği,kişiliği,mezhebi ne olursa olsun her öğrenciye burs vermeli,öğrencinin meşrebine ve mezhebine bakmamalıdır.İş adamlarımız da burs vermede bu örnekleri çoğaltmalıdırlar.Burs verilmesi için İş adamalarımız,STK.Sivil toplum kuruluşlarına;Vakıf ve derneklere hayır ve hasenatlarını yapmaktalar.Ancak burada STK.LARA sorumluluk ve vebal düşmektedir.
Belediyelerin,Vakıfların ve Derneklerdin yöneticilerine sesleniyor,hitap ediyorum. Günümüzde Burs verme konusunda belirleyici olan siz yöneticilersiniz,ayrım yapmadan,belirlediğiniz ölçütlere/kriterlere öncelikle sizin uymanızı, adam kayırmadan/iltimas geçmeden,öğrencinin İdeolojisine,meşrebine,mezhebine,kılık ve kıyafetine bakmadan burs dağıtımını yapmalısınız.
Merhum Milli görüş lideri Prof.Dr.Necmeddin Erbakan, “Sağlam bir milli bünyeye kavuşmak için toplumsal barışı temin etmeye,birbirimizle kaynaşmaya mecburuz.”demektedir.Asrımızda Elhak!Ne kadar barışa, kardeşliğe,birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.