Oy oyy yüzüm çöktükçe çizgiler çoğalmış, gözlerim her biri bir kuyu gibi, gözyaşlarım ise çağlıyor kuyulardan.

Genç yaşta ihtiyarlık vurulmuş gül benzime;

Sararmış solmuş güllerim, kurumuş dökülmüş yapraklarım, kırılmış bütün dallarım.

Heç mi derman yok, heç mi çare kalmadı, heç mi ilaç fayda etmiyor, heç bir hekim bulamadı mı bir deva;

Oysa oysaki yaşarım diye gelmiştim sana doktor bey.

Ben yavruma söz vermiştim;

Eyi olup onunla top oynayıp, uçurtma uçuracaktım doktor beyy...

Söylesene benim yavrumun uçurtması uçar mı artık, benim yavrumun ayağı topa gider mi artık, boynu bükük kalmazdı söyle doktor bey..

Ben bu gurbet iline çareler aramaya geldim, çaresiz kalmaya gelmedim doktor bey..

Sarı kızın sütünden peynir yaptım, yoğurt yaptım onun parasıyla sana geldim doktor bey;

O parada bitti en son servetim olan sarı kızı sattım da sana geldim doktor bey..

***

Şimdi sende diyorsun ki umut yok he mi..!

Nasıl yok nasıl doktor bey?

Umut yok belki ben bilmem ben cahilim ben anlamam o kelimeleri;

Umut ne ola çare dediğimiz şey o mu?

Ben Umut bilmem doktor bey.

Ben yavrumu bilirim, ben kuzumu bilirim, ben ona verdiğim sözümü bilirim doktor bey..

Eyi olmam lazım doktor bey, ayağa kalkmam lazım doktor bey yavruma yavruma gitmem lazım doktor bey;

Hemi sen hemi bilir misin evlat nedir, bilir misin doktor bey, var mıdır seninde bi evladın?

Ağlama karşımda, öyle nemli gözlerle bakma yüzüme..

Cevap ver varmı yolunu gözleyen bir körpe kuzun?

Bak doktor bak ne diyeceğim eyice dinle beni hemi..

Ya beni eyi et ayağa kaldır, ya da ne olursun beni yetimime, yavruma, kuzuma götür.

Madem ki ben olmam dünya gözüyle son bir kez bakayım doyamadığım gözlerine, son bir kez öpeyim gül yüzünü, son bir kez koklayayım tenini hadi hadi durma doktor yetiştir beni kuzuma..

***

Ben kuş olup uçmadan, sen beni yavruma uçur önce.

Madem ki yavrun yok, yavrum, kuzum, iki gözüm sana sana emanetimdir doktor bey..

Ona eyi bak eyi bak hemi gözünden bile sakın çünkü yavrum sana emanettir doktor beyy emanettir.