Tülin Şimşek
Deprem Sonrası Çocuklarımız…
Deprem sonrası kayıplar her zaman normal kayıplardan daha farklı insan üzerinde etki eder. Normal kayıplarda ilk evre şok evresi oluyor. Hiçbir tepki verilemiyor ve insan donakalıyor. Bunun yanında insan inkar etmekten başka bir şey bulamıyor kendinde. Daha sonrasında öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme şeklinde sürecin devamlılığı var. Çocuklarımızda bu durumda en çok etkilenenler oluyor. Çocuklarımız aslında bir nokta da en büyük kaybı yaşayanlar oluyor. Aile kaybı, okul, kaybı, oyuncak kaybı…
Onların içlerinde o kadar derin yaralar açıyor ki bu deprem insan açıklama yapamıyor. Çocuklarımız deprem sonrası güvenli limanları olan evlerinden ve okullarından uzaklaşıyorlar. Bu sebeple depremzede çocuklarımızın deprem sonrası verdikleri tepkiler normal kayıplarda verdikleri tepkiler ile bir olmayabiliyor.
Nasıl Yaklaşılmalı?
Küçük yaşta olan çocuklarımız soyut kavramları hayatlarına hemen entegre edemedikleri için onlara bu durumları somutlaştırarak anlatmak her zaman daha sağlıklı olacaktır. Bir astronotu örnek vermek çocuklarımızın daha dikkatini çekecek ve dinlemek isteyecektir. Deprem sonrası aile fertlerinden birinin kaybını anlatırken, astronotun kıyafeti uzayda çıkarılsa zarar görür ve artık uzay boşluğunda duramaz. Evlerimiz ise tıpkı bizi koruyan bir kıyafet gibi düşündürülerek ve yıkılma esnasında bizlerin yani astronotların zarar görecekleri şekilde anlatılabilir. Bu onun olayı kavramasında acısını biraz daha yatıştıracaktır. Ya da güncel hayatlarımızdan örnekler verilebilir. Ağaçtan düşen yapraklar veya daha önce kaybettikleri bir hayvan olabilir. Ya da genelde kelebek ve koza metaforu kullanılıyor. ‘Kozasından çıkmış bir kelebek uçtu gitti ama geride kozası kaldı’ şeklinde kavramlar kullanabiliriz.
Özellikle bizim kültürel yapımızda olsa bile bazı dini kavramlara değinilmemesi gerekebilir. ‘Melek oldu’, ‘cennete gitti’, ‘Allah yanına aldı’ gibi şeyleri özellikle küçük çocuklara söylememek uygun olur. Bu sefer küçük çocuklar da Allah’ın kendi yanına almasını isteyebilir. Veya tam tersine tanrıya karşı isyanda bulunabilir. ‘Seyahate gitti gelecek’, ‘uzun bir yolculuğa çıktı’, bunlar da çocukları belirsiz bir noktada bırakıyor ve çocukları beklentiye sokuyor. ‘Ne zaman gelecek, nereye gitti’ gibi sorular sorabilirler. Bu nedenle daha dürüst olmalı, açık ve net şekilde anlaşılır dille aktarmak gerekiyor. Çocuklarımız bu süreçte yaşadıklarını dile getirmekte zorlanabilir. Psikososyal destek bu yaşanılan süreçte çocuklarımıza en gerekli ihtiyaçtır.
Sevgi ve saygı ile…