Milli görüş lideri Merhum Necmeddin Erbakan hocamın öncülüğündeki Siyasi partileri hariç 1970’lerden sonraki bütün siyasi iktidarlar “FETÖ” oluşumuna/ yapılanmasına göz yumdular, daha da fazlası Devlet kurumlarında kadrolaşmaya/yerleşmeye başlatmışlar. Allah-u âlem bu iktidarlara “FETÖ”yle çalışmasını tavsiye eden, emir veren Siyonist güçler olmuştur.
En fazla kadrolaşmaya, 2002 den sonra mevcut iktidar/ hükümet döneminde kavuştu. Malum yapının ibadet kesiminin söylemi, “Devleti ele geçirip İslam’a bu şekilde hizmet edeceğiz” demişlerdi. Maalesef İslam’a değil, Siyonizm’e hizmet ettikleri anlaşıldı, Türkiye’nin maddi/ekonomik ve manevi değerlerini tükettiler.
Güneş gazetesinin manşetine bakar mısınız? “Azmettirici ABD. TETİKÇİ fetö, destekçi NATO”(22.07.2016) Hiç bir olay tesadüfü olamaz, siyasette tesadüfe yer yoktur. Dolayısıyla 1966 yılından beri Siyonist projenin tetikçisi “FETÖ”ye Türkiye’yi Hıristiyanlaştırma çalışmalarında görevlendirdiler.
Siyasi destek ve Devlet’in kurumları; Milli Eğitim, kültür, iç güvenlik, istihbarat, Diyanet İşleri Başkanlığı vb. kullanılarak dinler arası diyaloğu, üç ibrahim din, dinler bahçesi ve Türkçe Olimpiyatları, Abant toplantıları vs. vs. Ilımlı İslam projesini uygulattırdılar.
2002 yılından itibaren, İstihbarat kurumları, muvazzaf/subaylar raporlar vererek, bazı siyasiler de gündeme getirmek suretiyle hükümeti/iktidarı uyarmışlar.
Ergenekon, Balyoz, Sarıkız vb. operasyonlar yapılırken, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Merhum Oğuzhan Asıltürk, “Vatansever, Amerikan karşıtı subay ve astsubayları tasfiye ediyorsunuz, yapmayın, etmeyin” demişti. Nitekim bir iktidar mensubu birisi “FETÖ”nün adli yapılanması, hâkim ve savcılarla bu operasyonları yaptırıyoruz, bir birine kırdırıyoruz” demişti. Bu tür operasyonlarla aynı zamanda FETÖ’nün askeriyede kadrolaşmasının ve terfi ettirilmesinin de önü açılmış oldu.
Erdoğan, "Vesayetle istikameti değiştirilemeyen Türkiye’den bahsediyor... Sahi Türkiye'nin istikameti kalmış mıdır? "Vesayetçi" olarak suçlanan askerler, Ergenekon ve Balyoz ile dağıtılmasaydı, bu suretle 15 Temmuz'u yapacak olanlara zemin hazırlanmasaydı, böyle bir kalkışmaya kim cüret edebilirdi? Ayrıca, askerleri bastırıp "çözüm süreci’nde terörle mücadeleyi durduran kimdir(Yeniçağ, Arslan Bulut)
Kadrolaşma ile ilgili o zamanın gazeteleri manşetler çekmişler; “Askeri okullarda korkunç gerçek;% 95’i “FETÖ”cü (Yeni şafak,14.08.2016) İçişleri Bakanı Efkan Ala “74 İlin Emniyet müdürü, emniyet istihbarattan 7 Bin polisten 6500’ü FETÖ’cüydü.”(Yeni şafak, 20.08.2016) FETÖ’cülerin devletin sinir uçlarına kadar nasıl nüfuz ettiğini görüyor musunuz?
Türkiye’miz 15 Temmuz 2016’da çok ciddi bir tehlike atlattı. Darbe kalkışması başarılı olsaydı, Ortadoğu/ İslam coğrafyasındaki ülkelerden; Irak, Suriye, Libya gibi iç çatışma/savaş çıkmış olacaktı. Milletimizin basireti, feraseti ve fedakarene yaklaşımıyla Şehit vererek, gazi olarak bu darbe girişimini engelledi. İç savaş çıkmasına müsaade etmedi.
Abdurrahman Dilipak, Erdoğan’ın FETÖ ile birlikteki resmini paylaşarak şöyle yazdı. “Ey AKP’LİLER! Siz, FETÖ’nün ne halt olduğunu dinimize hakaret edince değil, iktidarınıza ihanet edince anladınız.”
Bütün darbelerin arkasında olan, son yıllarda Terör örgütlerini kuran, bu örgütleri eğiten, donatan büyük silah ve mühimmat veren Amerika olduğunu yetkililerimizde bilmekte, bu meyanda beyan ve açıklamalar yapmaktadırlar. Ancak ne var ki bile bile lades yaparcasına Ortadoğu/İslam coğrafyasındaki sorunlar olmak üzere ülkemizdeki sorunlara da birlikte çözüm arıyorlar, birlikte çalışıyorlar bu nasıl? Ve ne yaman çelişkidir.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda Hükümet’e seslendi; “Şunu unutmayın! Bu adamları on sene bağrınızda siz beslediniz! Devletin sinir uçlarına kadar girmelerini siz sağladınız? Bunlardan referans almadan kimse askeri okula giremiyor, bir makama gelemiyordu? Yanlış yapıyor, vebale giriyorsunuz!”
Aziz dostlar, kıymetli okurlarım, nasip olursa bu konuya devam edeceğim. Hoşça kalın, dostça kalın.
20 Temmuz 2022 Çarşamba.
Turan Aydın
