Darbe  Girişimi/Teşebbüsü

        Siyonizm, bir yerli işbirlikçi dini kisveli olan eliyle Ilımlı İslam Projesiyle Milleti dinden uzaklaştırdı. Diğeri Politik işbirlikçi olan İktidar partisi ile de Darbe kalkışmasına da meydan verecek politikalar izleyerek/uygulayarak iç barışı yok edecek, kargaşa ve kaos çıkarttırarak iktidarını korumayı devam ettirmiştir.    

   “Dış parmak olmadan, hele ABD, İsrail, CIA, NATO, MOSSAD olmadan bir darbe planlamak ve uygulamak neredeyse imkansızdır. 15 Temmuz darbesinde incirlik üssü’nün rolü ve yapılan darbe toplantıları ortaya çıkarılamadı, sorgulanamadı. Hiç şüphesiz; 15 Temmuz hain darbesi dış güçlerce desteklenen, FETÖ İLE beslenen, Türkiye’yi işgale yönelik bir darbeydi.”(Milli gazete-Adnan Öksüz)

       Peygamber (s.a.v.)“Müslümanlar kendi içlerinde halim ve selim, dışa karşı ise şedittirler/ şiddetlidirler.” (H.Ş.)

Başta iktidar sahipleri olmak üzere politikacılar, Parti Genel Başkanları sanki tersine davranmakta, içte kendi insanına/vatandaşına karşı şiddetli oluyorlar, Batılı güçlere Irkçı Emperyalist Ülkelere, başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkeleri Başkan ve yetkililerine karşı ise halim selim, nazik ve kibar olmaktalar. Hatta onlarla birlikte çalışmaktalar.

     FETÖ YAPILANMASININ dış destekli ve kaynaklı faillerinin araştırılıp hesap sorulması için Adli kurumumuz, Güvenlik ve Dış İşleri kurumu ve İstihbarat kuruluşlarımız maalesef gerekli çalışmaları ve soruşturma, kovuşturmaları yapmamışlardır. Yahut yaptırmamışlardır.

 

Nitekim Darbenin arkasında Amerika’nın olduğu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı J. Bolton, skandal bir itirafta bulunarak, kendisini “Başka ülkelerde darbe planlamalarına yardım eden biri” olarak nitelendirdi. Sunucunun, “Bana(Venezuela’dan başka) söylemediğiniz başka şeyler olduğunu hissediyorum.” sözleri üzerine Bolton, “Eminim vardır.” ifadesini kullandı. Bu siyonistin 15 Temmuz darbe girişiminin de arkasında olup olmadığı sorularını akıllara getirdi.

       İncirlik Amerikan üssünden bu hain darbe girişimi planlanmış, uygulamaya geçirilmiş, darbe girişiminin akamete uğratılmasından sonrada, İncirlikten hainlerin kaçırılmasını da Amerika gerçekleştirmiştir.

15  TEMMUZ  2016  SONRASI. (1)

       15 Temmuz 2016 sonrasında; Darbe girişiminden ders alınabilindi mi? Bir daha bu tür kalkışmaların, darbe girişimlerinin olmaması için tedbirler alınabildi mi?

       Cumhur reis beyefendi Fetö ile ilgili bir tarif yapmıştı, “Bu cemaatin altı ibadet, ortası ticaret, üstü de hıyanettir.” buyurmuştu.

       Mücadele hukuk içerisinde mi yapılmakta, bu cemaatin hangi kesimine hesap soruluyor, hukuk içerisinde kalınıyor mu? Yıllardır uğraşılan sadece ve sadece İbadet kesimi, darbe girişimi ile hiç ilgisi olmayan; Kamu görevlileri, dershanelere ve okullarına giden öğrenciler ve velileri, görevli öğretmen ve idareciler, bankaya para yatıranlar, askeri öğrenciler, üniversitelerde intisaplı/iltisaklı akademisyenler tutuklanmış, hesap sorulmuş fakat göreve dönemeyen milyonlarca insan mağdur edilmiştir.

       İbadet kesiminden; Hiçbir yerde iş bulamayanlar, intihar edenler, cezaevlerinde hasta olup ölenler, dağılan aileler, babasız ve annesiz kalan çocuklar, ne kadar sayarsak sayalım sonuçta nüfusun 10/1’ini oluşturan on milyon ve üzeri bir nüfus toplumdan itilmiş, devletine milletine küstürülmüş, hayattan umudunu kesmiş, nice insanlar bulunmaktadır.

Bu yapılanmanın, ibadet/cemaat kesimi organize olsalar, parti kursalar mevcut seçim sistemine göre % 10 barajını aşacak oy potansiyeline sahip olurlar. Dolayısıyla TBMM’de 50 ila 60 Milletvekili ile temsil edilebilirler. Yahut başka bir deyişle organize olup mevcut partilerden hangisine destek olurlarsa o parti veya birkaç parti barajı aşarlar ve Meclise girebilecek potansiyele sahip olurlar.(Devam edecek) 

  

   15  TEMMUZ  2016  SONRASI. (2)

        Bu makalem, bir önceki yazı ile okunması halinde mesele daha iyi anlaşılmış olacaktır. 

       Ticaret kesimi ile mücadele ve hesap sormaya gelince; kısa süreli soruşturmalar, gözaltına almalar, kısmen tutuklamalar olmuş, sonrasında ise malum FETÖ  borsası ile  parası olan, rüşvet verenler  dışarıda  kaldı.(Gazete haberleri ve Milletvekili Şamil Tayyar’ın açıklamaları)

      Üst kesim, İhanet/hain kesim ise; başta Amerika olmak üzere birçok Avrupa Ülkelerinde himaye edilmekte, başta Fetullah GÜLEN OLMAK ÜZERE  kaçanlar, kaçırılanlar var bunlar geri istendi mi? istendi ise niye alınamıyor? Amerikalı papazı verdik, karşılığında Türkiyeli Papazı niye alamadık? Yunanistan’a kaçanlar var, istedik mi? Yahut geri iade edildiler mi?

İç kesimdeki mazlum vatandaşlardan hesap sorulurken, Hıyanet kesimi ve dış güçlerden hesap sorulamıyor? Hatta itibarlı birer müttefik, stratejik ortaklıklar kuruluyor, dışta normalleşiyor, içte ise anormallik devam ediyor.

Olağanüstü hali devam ettiriyor, Devletin kurumları; Adalet ve İçişleri/ Emniyet teşkilatı Fetö operasyonları ile meşgul oluyor, olmaya da devam edecek. Türkiye’nin başkaca hiçbir sorunu yokmuş gibi varsa fetö yoksa fetö.

       Devletlimiz! Reis bey; “At izi, it izine karıştı” demişti. Devlet yönetiyorsun, Devletin kurumları var, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve bakanlıkların alt birimleri, kurumları var. Karıştırmazsın, bunlar ayırt edilebilecek işler ve de zor değil.

Olağanüstü hali kaldırırsınız, kanun hükmünde kararnamelere son verirsiniz. İbadet/cemaat kesimi olan vatandaşlarla uğraşmayı bırakırsınız, bu kesimden tutuklu, hükümlü olan veya iddianamesi hazırlanmayan insanlar var ise adil ve yeniden yargılama ile cezaevlerinde olanlar salıverilir. Bundan sonrasında ise vatandaşlara karışı iftira, karalama ve şikayetlere yer vermeden icraat yapılır. Bu minval üzere politikalar uygularsın, Vatandaşlarda Adalete gider, Mahkemeler de adil karar verirse, İktidarda/Hükümette Adli kararlara göre bu konuda ki icraatlarını uygularsa mesele kalmaz.

      15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü, “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” adıyla resmîleşti, tatil oldu. Darbe kalkışmasının yıldönümlerinde gerçekten “milli birlik günü” haline getirebildik mi?

2021 yılında “Yeni Kapı Ruhu” adıyla törenler yapıldı. O törenlere her kesimden katılım vardı. Kısmen birlik mesajları verildi.

Ancak, bu yıl 2022 de, “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” kutlama töreni İstanbul’da Saraçhanede yapıldı. Cumhur ittifakı partilerin politik bir şovu ve mitinge dönüştürüldü, kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye yol açtı. Milletin bütününe mal edilmesi gereken direniş şerefinin şu veya bu kesimin uhdesine hasredilmesi hem gerçeğe, hakka ve adalete uygun değildir hem de milleti birleştirecek bir faktörün milleti ayrıştırma vesilesi yapılması çok tehlikelidir. Bu durum Vatanseverlik değildir.

       Siyasi iktidar bu durumu, ilan ettiği olağanüstü hal, önlemler üzerinden katı otoriter bir rejim inşa etmenin vesilesi kılmış, geçici olması gereken kaçınılmaz sert tedbirleri, sürekli düzenlemeler haline getirmiştir.

       15 Temmuz’un ertesi günü ilan edilen olağanüstü hal, bu çerçevede devreye giren kararnameler de, kimi yasaları elden geçirmiş, örneğin TSK’yı düzenleyen kanunlar değiştirilmiş, Askeri okullar, Akıncı üssü ve Askeri hastane ve diğer nice askeri kurumlar kapatılmıştı.

 

       Politik Yerli işbirlikçi parti, bu başarısız darbeyi otoriter düzeni inşa etmek için kullanarak 2017 referandumuyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurdu.

     

       24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı münasebetiyle Yerel Medyanın sorunlarının konuşulacağı programlar yapılması, çıkan sonuç bildirgesindeki bu sorunların giderilmesi/çözülebilmesi için devlet kurumları nezdinde girişimde bulunabilir mi?

Ayrıca her mesleğin Odaları var, Medya mensuplarının Odası yok, “Basın-yayın ve Medya Odası” veya herhangi bir adla bir Oda kurulabilir mi? Bu konularda Gazeteciler Cemiyeti Konya Şube yöneticilerimize büyük görevler düşmektedir. Bayramsa bayramımız kutlu olsun.

 

       Hoşça kalın, dostça kalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Turan Aydın Arşivi