Ramazan Çınar
Bütçe Krizi
Yaşanan her olayın birçok nedeni olmasına rağmen bazı nedenler öne çıkar. Bu öne çıkan nedenler daha fazla önemsenir ve bahsedilir. Sorunlar onun üzerine inşa edilmiş gibi olur. Krizlerin oluşmasında da birçok neden vardır ama genelde bir nedene yoğunlaşırlar. Aslında ekonomi de olduğu gibi hayatımızda da her şey birbiriyle alakalı olduğu için zincirleme etki oluşur. Yakın geçmiş krizlerine baktığımızda; ülkemizde 2001 krizini yaşanan yüksek bütçe açıklarına bağlanırken, 2008 küresel krizi ise Mortgage bağlanmıştır. Aslında iki dönemde de yaşanan sorunların temeli önceki yıllarda yapılan hataların birikimidir.
Bütçe yönetimi çok önemlidir burada yaşanan sorunlar başka problemlerin olmasına neden olur. 2022 yılına 1,7 trilyon TL bütçe ile başlanıldı fakat bu rakam daha sonra 2,8 trilyon TL revize edildi ve şimdi de 2023 yılı başlangıç bütçesi 4,4 Trilyon TL teklif edildi. Burada bütçenin doğru yönetilmediği ve TUİK açıkladığı gibi enflasyonun %80’ler civarında olmadığı anlaşılıyor. Enflasyonda yaşanan yükseliş buraya da yansıdığını görüyoruz. 2023 yılı bütçesinin 2022 yılı başlangıcının neredeyse 2,5 katına eşit. Ocak-Eylül döneminde toplam bütçe açığı 45,5 milyar TL verilirken, bütçe açığı ise 415,69 milyar TL oldu. Bir diğer konu ise son 1 yılda indirilen faizlere rağmen hem firmaların hem de devletin faiz giderlerinde yaşanan artışlar. Ocak-Eylül dönemine göre son 3 aylık döneminde %59 daha fazla faiz ödemesi yapıldı.
2022 yılı Ocak – Eylül döneminde ihracat geçen yıl aynı döneme göre %17 artış ile 188,2 milyar $ yükselirken, ithalat %40,4 ile 271,3 milyar $ yükseldi oldu. Aynı dönemlerde ihracatın ithalatı karşılama oranı %69,4 geriledi. (2021 yılında %83,2 idi.) Aynı dönemde dış ticaret açığı 83,1 milyar $ oldu. (Eylül’22 dış ticaret açığı 9,6 milyar $) Değer kaybeden para birimimize rağmen ihracatımız maalesef ithalatımız kadar artmıyor. İmalatımızın ithalata bağımlı olması en temel sorunlardan. Ayrıca Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle yükselen enerji ve gıda fiyatları da olumsuz etkilenmemize neden oluyor. Doların Euro karşısında değer kazanması da bizi olumsuz etkiliyor. İhracatımızın büyük bir bölümü (yaklaşık %55) Avrupa’ya olması ve bu bölgenin bir resesyona girmesi de satışların yavaşlamasına neden oluyor.
IMF ve Dünya Bankası yayınladıkları raporlarda hem Merkez Bankalarını hem de hükümetleri geçmiş resesyonlara karşı uyarıyor. Daha kontrollü ve dikkatli olmalıyız. Ticaretin yavaşlaması, risklerin artması ve parasal sıkılaşmalar bizi zorlayacaktır.
Saygılarımla…