Büşra Gültaş

Büşra Gültaş

Birlik ve Beraberliğin Tatlı Lezzeti

Çocukluğumuzda aşure zamanı geldiğinde evlerimizde bir telaş başlardı. Annelerimiz, büyüklerimiz ellerinde alışveriş torbalarıyla pazara gider, aşurenin olmazsa olmaz malzemelerini büyük bir titizlikle seçerlerdi. Nohut, fasulye, buğday, kuru kayısı, incir, ceviz ve nar taneleri gibi malzemeler özenle bir araya getirilirdi. Her malzemenin ayrı bir hikayesi ve yeri vardı bu özel tatlının içinde.

Aşure pişirmek, sabır ve sevgi gerektiren bir süreçti. Büyük kazanlarda, uzun saatler boyunca kaynatılan buğday, nohut ve fasulye; içine eklenen kuru meyvelerle birlikte tatlı bir lezzete dönüşürdü. Ocağın başında annelerimizin, ninelerimizin bu özel tatlıyı hazırlarken gösterdiği özen, biz çocuklar için de unutulmaz bir deneyimdi. Büyüklerin tecrübelerinden öğrendiğimiz, aşure pişirmenin incelikleri bir sonraki nesle aktarılırdı.

Aşurenin pişmesiyle birlikte evde bir hareketlilik başlar, mahallede ise dayanışma rüzgarları esmeye başlardı. Büyük kazanlarda pişen aşure, kaselere konulur ve özenle süslenirdi. Üzerine serpilen cevizler, nar taneleri ve tarçın, aşureye hem lezzet katar hem de estetik bir görünüm sağlardı. Aşure kaseleri, komşulara, akrabalara ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılırken, evdeki çocuklar da bu dağıtım sürecinin bir parçası olurdu. Bu paylaşım, sadece bir tatlı ikramı değil, aynı zamanda birlik ve beraberliğin, komşuluk ilişkilerinin pekiştiği bir gelenekti.

Aşure günü, mahalledeki çocuklar için de heyecan verici bir gün olurdu. Komşularımızın kapılarını çalarak, ellerimizdeki kaselerle aşure ikram ederken aldığımız teşekkürler ve gülümsemeler, bizim için paha biçilemezdi. Her evin aşuresi farklı bir tatta olur, her kase yeni bir lezzet deneyimi sunardı. Bu farklılıklar, aslında çeşitliliğin ve zenginliğin bir yansımasıydı.

Aşure kültürü, sadece bir yemek geleneği değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve paylaşmanın sembolüydü. Çocukluğumuzda aşure sayesinde öğrendiğimiz yardımlaşma ve birlik duyguları, hayatımız boyunca bize rehberlik etti. Aşure zamanı geldiğinde, o günlerin anıları zihnimizde canlanır ve yüzümüzde bir tebessüm belirir. Çocukluğumuzun bu tatlı ve anlamlı geleneği, geleceğe taşımak istediğimiz en değerli miraslarımızdan biridir.

Günümüzde de aşure kültürünü yaşatmak, geçmişle bağlarımızı güçlendirmek ve yeni nesillere bu güzel geleneği aktarmak için önemli. Çocuklarımıza, komşularımıza ve sevdiklerimize aşure ikram ederken, aslında onlara sevgi, hoşgörü ve birlik mesajı veriyoruz. Aşure kaselerinin içinde sadece tatlı değil, aynı zamanda sıcak anılar ve güçlü bağlar da saklı.

Çocukluğumuzun aşure günleri, bugün de aynı heyecan ve coşkuyla kutlanmaya devam ediyor. Bu güzel geleneği yaşatmak ve geleceğe taşımak, bizim elimizde. Aşurenin tatlı lezzetiyle birlikte, birlik ve beraberliğin sıcaklığını da paylaşmaya devam edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Gültaş Arşivi