Ödüllü öğrenci Meryem Merve Koru, hayatının dönüm noktasını anlattı

Ödüllü öğrenci Meryem Merve Koru, hayatının dönüm noktasını anlattı
NEÜ’nün ödüllü öğrencisi Meryem Merve Koru, çalışmalarını, kariyer hedeflerini ve Mihre’nin hikâyesini Konya’nın Sesine anlattı.

NEÜ’nün ödüllü öğrencisi Meryem Merve Koru, çalışmalarını, kariyer hedeflerini ve Mihre’nin hikâyesini Konya’nın Sesine anlattı.

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Meryem Merve Koru, Mozaik Sanat ve Kültür Merkezi tarafından gerçekleştirilen ‘Umut’ konulu resim yarışmasında geçtiğimiz ay birincilik elde etmişti. Meryem Merve Koru’ya birinciliği getiren ‘Mihre’ isimli tablo Kaleli Sanat Atölyesi’nin MEDAŞ Sanat Galerisi’nde açtığı sergide Konyalıların beğenisine sunuldu.

‘Hayatımın dönüm noktası resimmiş, bunu anladım’

Meryem Merve Koru, hem yaptığı resmin yolculuğunu hem de kariyerinde bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği noktasında açıklamalar yaptı. Resme olan yeteneğini 20-21 yaşında fark ettiğini ifade etti. Koru; “Resim yapmaya liseden sonraki yıllarda başladım. Çocukluk yıllarımdan beri sanatın her alanını çok sevdim. Liseden mezun olduktan sonra ilk resimlerimi çizmeye başladım. Sonrasında çok sevdim ve bir daha kopmak istedim, okul seçimimi de bu şekilde yaptım. Resim yapmaya başlamadan önce farklı alanlarda kariyer düşünüyordum. Resim yapmaya başlayınca anladım ki benim hayatımın dönüm noktası resimmiş. Aslen Nevşehirliyim, okul hayatım için ailem ile birlikte Konya’ya geldim. Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği 4.sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda Kaleli Sanat Atölyesinde 4 yılık öğretmenlikte yapıyorum aynı zamanda orada kendi çalışmalarımı da yapıyorum” dedi.

‘İlk başlarda çok tedirgindim’

Resim ile başlayan yolcuğundan bahseden Koru; “Resmin temeli kara kalemdir, bende bu şekilde başladım. İlk defa resim yapmaya başlayınca oldukça tedirgindim. Olur mu? Olmaz mı? Yapabilir miyim? Bu sorular hep aklımın köşesinde duruyordu. Kurstaki resim öğretmenim ‘sende ışık görüyorum, bu yeteneğinin üzerine gitmelisin, bırakmamalısın’ dedi. Bu cümle beni rahatlattı ve cesaretlendirdi” açıklamalarını yaptı.

‘Birçok farklı alanda ilerlemek ve başarılı olmak istiyorum’

Kariyerinin nasıl ilerleyeceği noktasında henüz tam olarak karar veremediğini söyleyen Koru; “Okul bitince neler yapabileceğime ise tam olarak karar veremedim. Öğretmenlik yapmayı çok seviyorum, buna devam etmek istiyorum. Türkiye’nin her yöresinde öğretmenlik yapmak istiyorum. Doğu’da, Karadeniz’de, Ege’de… Her yöredeki çocukların hayatlarına, ruhlarına dokunmak istiyorum. İnanıyorum ki orada geçirdiğim zamanlar, beni etkileyecek. Özellikle de Doğu illerinde öğretmenlik yapmak istiyorum. Bunun yanında resim yapmaya gönül vermek, severek bunu gerçekleştirmek bana keyif veriyor. Bunun benim işim olması da beni çok mutlu ediyor. Bunun yanında akademik olarak da kendimi geliştirmek istiyorum. Sanat camiasında bulunmak istiyorum. Süreç ne gösterir, ne getirir şu an bilmiyorum. Yaşayıp, tecrübe edip göreceğim” ifadelerini kullandı.

‘İlk yarışmada ödül almak heyecan verici’

Aldığı ödül konusunda duygularını paylaşan Meryem Merve Koru; “Daha önce hep yarışmalara katılmak istiyordum. ‘Mihre’ ile ödül aldığım yarışmada ilk yarışmaydı. Süreç biraz spontane gelişti aslında. Mihre’yi bitirmiştim. O dönem Mozaik Sanat ve Kültür Merkezi’nin yarışma afişini gördüm. Şansımı denemek istedim. Başvurunun son gün başvurdum. İlk önce ön elemeyi geçtiğimi ve daha sonra ödül aldığımı öğrendim ve ödül almak için 1 günde Ankara’ya gittim. Hayatımın dönüm noktalarından biriydi” dedi.

‘Mihre’yle bütünleşmek istedim’

Yaptığı oto porte çalışmasından ve Mihre’nin hikâyesinden bahseden Koru; “Son zamanlarda oto portre üzerine çalışmalar yapıyorum. Daha önce başka çalışmalarımda olmuştu. Farklı düşüncelerimde var. İlerleyen zamanlarda onları da gerçekleştirmek istiyorum. Otoportre yaparak kendimi bulmaya çalıştığım bu yolculukta, iç dünyamın yansımasını paylaşıyorum, kendine has bir arayışla. Gözlerim kapalı ve kimseye bakmıyor. Kendi iç dünyasına, özüne yöneliyor. Karanlıkta kalan noktalar, ifadesi net bir duyguya denk gelmeyen mimikler… Sanki bakmadan görmek gibi. Kullandığım renkler, ifade, teknik... Kendi yaşamımdan izler taşıyor. Belirsiz, karanlık bir ortam içinde olan ışık ve ben. Duygularımı da ancak güneşin ışığı ile yansıtabilirdim. Fakat bir şeyler eksikti. Belki de beni aydınlatacak olan sadece güneş değildi. Dolayısıyla kendimi Mihre’ye yakın hissettim. Mihre güneş ve sevgi demekti. Ben de yaşanmışlıklarımdan yola çıkarak Mihre’yle bütünleşmek istedim” açıklamalarında bulundu. HALİL YILMAZER