Konya'nın gölleri tehdit altında! Asıl gerçeği öğrenince inanamayacaksınız!

Son yıllarda Konya'nın gölleri ciddi bir tehdit altında. Özellikle, bölgede bulunan göllerin su seviyelerinin hızla düşmesi, ekosistem üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Sıcak iklim koşulları ve tarımsal sulama faaliyetlerinin artması, göllerin kurumasında etkili olan başlıca faktörlerdir.
Konyalılar, göllerin yok olmasının sadece doğal güzellikleri değil, aynı zamanda bölgenin tarımsal ve ekonomik dengesini de tehdit ettiğini fark ediyor. Gölde yaşayan birçok canlı türü, su kaynaklarının azalmasıyla birlikte habitat kaybı yaşıyor. Ayrıca, tarım arazilerinin sulama ihtiyacı için yeraltı sularının kullanılması, bu doğal kaynakların daha da azalmasına neden oluyor.
Konya Büyükşehir de Beyşehir Gölü, Tuz Gölü ve Meke Gölü’nü kuraklıktan ve çevre kirliliğinden korumak için çalışmalar yürütüyor.
Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Delikan, Konya bölgesinin yaklaşık 10 bin yıldır kuruduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Arif Delikan, “Yani günümüzde yaşadığımız kuraklık yeni bir şey değil. Son 6 bin yılda ise kuraklık daha üst seviyelere çıktı. Ama insanlar ne zamanki yüzey suları çekilmeye başladı, kuraklığın o anda kendini gösterdiğini sandı. Konya bölgesinde yüzeyde sulak alanlar vardı. Hotamış, Meke, İsmil Gölü, Sultaniye Havzasında 1970’li yıllardan 1990’lı yıllara kadar su vardı. Ama sonrasında bu bölgelerdeki yüzey sularını kaybettik. Bunun en büyük sebebi de kuraklık. Duruma etki eden nedenler arasında yeraltı sularının çekilmesi de var ancak yeraltı sularının çekilmesi 90’lı yıllarda artmaya başladı. 12 milyon yıl önceden son 40-50 bin yıla kadar Konya’da çok büyük bir göl bulunuyordu. Şu anda Konya’daki düz tabanların hepsi, eski Konya Gölü’nün tabanı aslında. Ama çeşitli faylarla ve tektonik hareketlerle buradaki göller bölündü” diye konuştu.
MEKE GÖLÜNDE ÇOK FAZLA BUHARLAŞMA OLDU
Meke Gölü ile ilgili daha önceden çalışma yaptıklarından bahseden Doç. Dr. Delikan, Meke Gölü’nün kenarlarında önceden su olduğunu hatırlattı. Meke’de buharlaşmanın fazla olduğunu da aktaran Doç. Dr. Delikan, “Meke Gölü’nün bulunduğu Karapınar bölgesi, Türkiye’nin en çok güneş alan bölgelerinden bir tanesidir. Bundan dolayı Karapınar’da yeni dönemde hızlı bir şekilde yeraltı suyunu kullanmayla ve kuraklıkla beraber su oldukça derinlere çekilmeye başladı. Dolayısıyla yukarıda kaynaklar kurudu. Meke’ye besleyen herhangi bir yüzey suyu da olmadığı için Meke Gölü kurudu. Bu noktada birçok çalışma yapıldı. “Karapınar’da atık su arıtma tesisinden buraya su gelmesi, Sultaniye Havzasında kullanılmayan tuzlu suların sondajlarla Meke’ye bırakılması veya Acı Göl’den Meke’ye su aktarılması” gibi projeler sunuldu. Şu anda bu projeler aktif mi bilmiyorum. Beyşehir Gölü’nü ise Anamas Dağları besliyor. Beyşehir suyunda çekilme var ama tümüyle kuruma meydana gelmedi. Hızlı bir şekilde besleniyor. Onun dışında Hotamış tümüyle kayboldu. Burada su yok. 90’lı yıllarda Hotamış’ta balık tutuluyordu. Sultaniye Havzası da 90’lı yıllardan sonra yok yoldu. Burada Güneş Enerji Santrali (GES) yapıldı. GES’in olduğu yer aslında eski göl tabanı. Ayrıca Tuz Gölü, Toroslardan halen besleniyor. Konya’da yeraltından Tuz Gölüne doğru bir akış var. Bu bölgede Tuz Gölünü besleyen ve faylara bağlı olarak yeraltından su çıkışı bulunuyor. Yani bölge kışın kuraklık olsa bile suyla besleniyor. Tuz Gölündeki su yazın buharlaşıp tuz oluşuyor” ifadelerine yer verdi.
YERALTI BARAJLARI YAPILMAYA BAŞLANIYOR!
Şu an buzulların eriyip sıcaklığın arttığı dönemde yaşandığını dile getiren Delikan, “İklim değişiyor ve kayıyor. Son yaptığımız çalışmalarda ise Tuz Gölü’nde son 50 yıla baktığımızda yağışların çok büyük bir problem olmadığını gördük. Çok azalma veya artma yok. Ama Tuz Gölü bölgesinde birkaç derece de olsa sıcaklık değişimi var. Yağan yağmur da yeraltını suyunu beslemiyor. Sıkıntımız burada başlıyor. Ancak maalesef yeraltı suyumuzun az olmasına rağmen buradan su kullanıyoruz ve seviye daha çok düşüyor. Yeraltı su seviyesi düşerse yüzeyde su bulamazsınız. Yüzeydeki beslenme yeterli olmadığı zaman yüzeydeki sular da kayboluyor. O yüzden artık yüzey barajları değil yeraltı barajları yapılmaya başlanıyor. Böylelikle yüzeyde buharlaşma engellenmiş olacak. Devlet Su İşleri’nin (DSİ) bu noktada büyük projeleri var” şeklinde konuştu.
DAHA FARKLI YÖNTEMLER GEREKİYOR
Eğer yağış çok yeterli olmazsa ve yeraltı suyu vahşice kullanılarak tarım yapılırsa Konya’daki göllerin geleceğinin iyi olmayacağını vurgulayan Delikan, su kaynaklarının tasarruflu kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Delikan, sözlerine son olarak şunları ekledi: “Yüzey sularını bir şekilde oluşturmamız, bölgeye yağmur çekmemiz gerekiyor. Taşıma suyuyla bu iş olmaz. Çünkü dışarıdan Konya’ya ne kadar su getirirseniz getirin yağış olmadığı için o sular yine çekilecek. Dolayısıyla çözüm için bölgede ağaçlandırma yaparak su çekilmesi şart. Özellikle yeraltı su kullanımını azaltmamız gerekiyor. Tarımda damlama sulama yapılabilir.” TUBA KAYA