Kanser Tedavisinde Aile Öyküsü Hayat Kurtarıyor! 4 Şubat Dünya Kanser Gününe Özel Uzmanlar Uyardı

Kanser Tedavisinde Aile Öyküsü Hayat Kurtarıyor! 4 Şubat Dünya Kanser Gününe Özel Uzmanlar Uyardı
Vücutta yer alan hücrelerin dengesiz bir şekilde çoğalması sonucu meydana gelen kötü huylu tümöral oluşumlara kanser adı verilir. Kanser, yol açtığı sağlık sorunlarının yanı sıra, hasta ve hasta yakınlarına verdiği maddi ve manevi zararlar sebebiyle...

Vücutta yer alan hücrelerin dengesiz bir şekilde çoğalması sonucu meydana gelen kötü huylu tümöral oluşumlara kanser adı verilir. Kanser, yol açtığı sağlık sorunlarının yanı sıra, hasta ve hasta yakınlarına verdiği maddi ve manevi zararlar sebebiyle önemli bir sağlık problemi olmaya devam ediyor.

Meram Tıp Fakültesi (MTF) Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Artaç, 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle gazetemize özel yaptığı açıklamada, “Onkoloji bölümü bir orkestra gibi tedavilerde yönetim sağlamaktadır. Bizler kanser hastalarını ilk tedavilerini yaparken multidisipliner tedavi ile beraber diğer uzmanlarımız ile birlikte bir araya gelerek tedaviye nasıl başlayacağımızı ve nasıl bir yol izleyeceğimiz diğer branş hocalarımız ile karar vermekteyiz. Tedavi yönetimini böylelikle bir olarak sağlamış oluyoruz. Kanser tedavisinde son 5-10 yılda büyük gelişmeler kat ettik. Bunlardan en önemlisi dünyada yaygın şekilde kullanılmaya başlayan immünoterapilerdir” ifadelerini kullandı.

‘KANSERDE ERKEN ŞİFA

‘KANSER TARAMA TESTİ’ İLE MÜMKÜN’

Kanser taramasının, ön kanserleri ve kanserleri mümkün olduğunca erken tespit etmekte fayda sağladığını ve kanser türleri için kontrol yöntemleri bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Artaç, “Kanser, hücrelerin dengesiz bir şekilde çoğalması sonucu meydana gelen kötü huylu tümöral oluşumlardır. Kanser, iki yüzün üzerinde çeşidi bulunan bir hastalık türüdür. Karaciğer ve akciğerde bulunan bir kanser birbirinden farklılık gösterebiliyor. Biz uzmanlar ise bunu heterojen hastalık olarak adlandırıyoruz. Farklı türde olan kanserlerin gelişim süreci zaman alabiliyor. Fakat bazı kanser türlerinde hızlı gelişim sürecini gözlemleyebiliyoruz. Bugünkü elimizde olan olanaklarla biraz daha yavaş gelişen kanser türlerini kanser tarama testleri sayesinde erken yakaladığımız takdirde cerrahi tedavi ve lokal tedaviler yaptıktan sonra kanserde şifa şansımız çok daha yüksek oluyor. Kanser tarama testlerini kanserde şifa bulmak için yaptırmamız gerekir. Kanser taramasının amacı, ön kanserleri ve kanserleri mümkün olduğunca erken tespit etmektir. Böylece tedavide, mümkün olan en iyi sonuç elde edilebilir. Kanser türlerini taramak için farklı testler kullanılır. Taramanın başlama yaşı, taranan kanserin türüne bağlıdır” şeklinde konuştu.

KANSERDE AİLE ÖYKÜSÜ DİKKATE ALINMALI!

Kanser tedavisinde aile öyküsünün önemine vurgu yapan Mehmet Artaç, “Bazı kanserleri erken tedavi etmek, insanların daha uzun yaşamasına destek olabiliyor. Bazen tarama, henüz kanserli olmayan ancak ilerde kansere dönüşebilecek hücreleri bulabilir. Herkese aynı kanser türleri için tarama yapılmaz ve herkes aynı yaşta kanser taramasına başlamaz. Örneğin; aile öyküsünde belirli kanserler olan kişiler, aile öyküsü olmayan kişilere göre daha genç yaşta taramaya başlayabilir ve farklı zamanlarda tarama testlerini tekrarlayabilirler. Tarama yaptırmak isteyen kişi doktora başvurarak ‘Hangi kanserler için tarama yaptırmalıyım?’, ‘Hangi tarama testlerinin yaptırılacağı konusunda yapılacak seçimler var mı?’, ‘Kanser taramasına kaç yaşında başlamalıyım?’, gibi soruların yanıtlarını öğrenebilir” ifadelerini kullandı.

HANGİ TEST NE ZAMAN NEREDE YAPILMALI?

Tarama testlerinin meme, kolon, rahim ağzı, prostat ve akciğer kanserleri için yapılabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Artaç, “Türkiye’de şu an için meme kanseri, kolon kanseri, rahim ağzı kanseri (serviks kanseri), prostat kanseri ve akciğer kanseri gibi kanserler için tarama testi yapılması mümkündür. Cilt kanserleri ile de ilgili tarama yapılabilir. Ama ülkemizde cilt kanseri yaygın değildir. Bunun dışında mide kanseri için tarama yapılabilir. Ülkemizde en yaygın görülen meme kanseri, kolon kanseri ve rahim ağzı kanseri (serviks kanseri) tarama testlerinin sıkça yapılması mümkündür. Meme kanserini taramak için kullanılan ana teste ‘mamogram’ denir. Bu testin yapılması genellikle 40-50 yaşlarında başlar. Ailesinde güçlü bir meme kanseri öyküsü olan kişiler taramaya daha erken başlayabilir. Meme kanseri taramasına ne zaman başlayacağınıza ve hangi yaşta taramayı bırakabileceğinize karar vermek için uzman doktorlara başvurmak gerekir. Rahim ağzı kanseri taraması yaptırmanın birkaç yolu vardır, ancak en yaygın testlerden biri ‘Pap smear’ veya ‘Pap testi’ olarak adlandırılır. Doktorlar 30 yaşından sonra ‘HPV testi’ adı verilen başka bir tarama testi ekleyebilir veya bu teste geçebilir. Akciğer kanserini taramak için kullanılan ana test, ‘düşük doz BT taraması’ adı verilen bir görüntüleme testidir. Akciğer kanseri riski yüksek olan kişiler için tarama, akciğer kanserinden hayatınızı kaybetme şansınızı azaltabilir. 50 ila 80 yaşları arasındaysanız ve sigara kullanıyorsanız veya sigara içiyorsanız, doktorunuza akciğer kanseri taraması yaptırmanız gerekip gerekmediğini sorun. Akciğer kanseri olma şansızını azaltmanın veya kanserden kurtulma şansınızı artırmanın en iyi yolu sigarayı bırakmaktır. Türkiye’de her ilde en az bir KETEM bulunuyor. Bu merkezlere giderek kanser tarama testleri yapılması mümkündür” açıklamalarında bulundu.

‘KANSER KRONİK BİR

HASTALIK HALİNE GELECEK’

İmmünoterapinin kanser tedavisinde önemli adımlara sebep olduğunu belirten Artaç, “Kanser tedavisi multidisipliner bir tedavidir. Birçok branşın içinde olması gereken bir tedavi türüdür. Onkoloji bölümü bir orkestra gibi tedavilerde yönetim sağlamaktadır. Bizler kanser hastalarını ilk tedavilerini yaparken multidisipliner tedavi ile beraber diğer uzmanlarımız ile birlikte bir araya gelerek tedaviye nasıl başlayacağımızı ve nasıl bir yol izleyeceğimiz diğer branş hocalarımız ile karar vermekteyiz. Tedavi yönetimini böylelikle bir olarak sağlamış oluyoruz. Kanser tedavisinde son 5-10 yılda büyük gelişmeler kat ettik. Bunlardan en önemlisi dünyada yaygın şekilde kullanılmaya başlayan immünoterapilerdir. Artık kanser hücrelerini öldürücü ilaçlar yerine bağışıklık sistemimizi güçlendirici ilaçlar kullanarak tedavi sürecini devam ettiren bir tedavi türüdür. Bu ilaçları artık daha erken dönemde kullanmaya başladık. Olumlu sonuçlar elde etmeye başladığımızı dile getirebiliriz. Kanser bu tedaviler ile kronik bir hastalık haline gelerek öldürücülüğü azalacaktır” dedi.

DSÖ UYARDI KANSER HASTALARININ

SAYISI İKİ KATINA ÇIKACAK!

DSÖ’nün tahminlerini baz alarak insanların yaşam kalitelerini yükselterek kanserden uzak durabileceklerinin altını çizen Artaç, “Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ), dünyada 2030’lu ve 40’lı yıllarda kanser hastalığının iki katına çıkacağını yapılan projeksiyonlar ve araştırmalar sonucu dile getiriyor. Bunun sebebi bilinçsizce tütün tüketimi, hareketsiz yaşam biçimimiz, çevre kirliliği, ultraviyole ışınlar ve sağlıksız beslenme durumu daha da artacak ve şu an olan düzeyden bir buçuk kat artacak ve çevremizde bu durum giderek artacaktır. Bu duruma karşı yeni tedavi merkezlerinin yapılması ve kanser tedavileri ile ilgili desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor. Diğer ülkeler ile kıyaslandığında ülkemiz için en büyük sorunlardan biri tütüne bağlı kanserlerdir. Ancak sigara alışkanlığının önüne geçilerek bu kanserlerin önemli bir kısmının önlenmesi mümkün olabilir” ifadelerini kullandı. •Gizem Başar