İzlemesi Terapi Gibi! Konya’da sadece 3 tane kaldı!

İzlemesi Terapi Gibi! Konya’da sadece 3 tane kaldı!
 Muhabir
Parlayannur Ağaç Torna sahibi 56 yaşındaki Mustafa Tekgöz ve 64 yaşındaki Abdulkadir Tekgöz kardeşler baba mesleğini aynı dükkanda 50 yıldır severek icra ediyorlar. İşte, Konya'da sadece 3 dükkan kalan ahşap torna mesleğinin detayları...

Ahşap torna mesleğini yarım asırdır aynı dükkanda devam ettiren Mustafa ve Abdulkadir Tekgöz, Konya’da ahşap torna mesleğini yapan son 3 dükkandan biri olduklarını Konya’nın Sesi Gazetesi’ne anlattı.


Mustafa Tekgöz, “1980'den beri ahşaba şekil veriyorum. Baba mesleğini devraldık. Çırak olarak başladım hala devam ediyorum. Merdiven korkuluğu, masa ayağı, sandalye ayağı, koltuk ayağı gibi buna benzer şeyler yapıyoruz. Bazen kalıp yaparız. İstenilen her şeyi ortaya çıkarıyoruz. Oklava, sini ayağı, ahşap saat, hediye eşyalar, kişiye özel tasarımlar hazırlıyoruz. Makinelerin çizim özelliğiyle çalışıyoruz. Çizimi kendisi getiren de var onu da yapıyoruz. Yeğenim de bilgisayar destekli programlardan anlıyor o yardım ediyor. Bizden sonra usta yok makineler var” diye konuştu.

KONYA’DA 3 DÜKKAN KALDIK

Konya’da ahşap tornacılık mesleğini yapan 3 dükkan olduğunu söyleyen Tekgöz, “Makine sistemiyle yapılan işlerin bizim gibi elde yapacak pozisyonu yok. Sadece makineye ahşabı takacak birine ihtiyaç var. Bizde makine de var elde işçilik de var. Biz eli bırakmıyoruz. Biz eli bırakırsak zaten başka usta yok. Konya'da bu işi yapan 4 kişiyiz. Ustaların 2’si zaten babamın kalfalarıydı. Artık çırak yetişmiyor. Meslekle ilgilenen yok her şey makineleşti” ifadelerini kullandı.

Piyasayı değerlendiren Tekgöz, “Ücretler sabit. Çünkü müşterilerimiz belli. Bir kişiye yaptığımız fiyattan diğer müşterimize de yaparız. Müşterilerimizi gözetiriz. Ürünün malzemesini getirirler yaparız veya malzemeyi biz alırız beraber hesaplarız bütçelerine uyarsa anlaşırız” dedi.


İş teslim süresinin siparişe göre değiştiğini belirten Tekgöz, “Müşteri bize geldiği zaman 1 hafta 10 gün içinde teslim sözü veriyoruz. 10 günden aşağı da yetiştiremem çünkü el emeği ortaya çıkarıyoruz. Zaman alan bir iş, oyalayıcı, çoklu olduğu için hepsi birer birer elimizden çıkıyor” şeklinde konuştu.

AHŞAPLA UĞRAŞMAK TERAPİ GİBİ

Ahşapla uğraşmanın insana terapi gibi geldiğini ifade eden Tekgöz, “Bizim mesleğimiz terapi gibi. Ahşaba istediğiniz her şekli verebilirsiniz. Karşınıza oturup sizi izleyen adam rahatlar. Psikoloğa gitmiş gibi olur. İnternette paylaşılan videolarda bazen kendimi görüyorum. Kim çekip atmış diyorum. Kendimizde paylaşıyoruz. Az olduğumuz için ilgi çok. Bizim devamımızda yok bizden sonra gelen gençler bakıyor videomuzu çekiyor ‘Nasıl yapıyorsun?’ diye soruyorlar. El işçiliğimize hayran kalıyorlar. İşimizi severek yapıyoruz ortaya çıkan iş bizi mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.

BABA MESLEĞİ MİRAS KALDI

Benim ustam hem babam hem de abim diyen Tekgöz, “Babam Muzaffer Tekgöz’e Çıkrıkçı Muzaffer derlerdi. Babam Kapu Camisi'nin orada yetişti. 1974 yılında buraya geçti. Abim Abdulkadir Tekgöz’de onunla beraber 1974 yılında başladı ben 1980 yılında başladım babam vefat ettikten sonra biz abi kardeş devam ettirdik abim benim hem ustam hem ortağım bir de yeğenimiz var. Mesleğimiz çok güzel. Bu meslekte cebin harçlıksız kalmaz. Günlük bir iş yaparsın karşılığını alırsın ama büyük işler fabrikaların elinde” diye konuştu.

-Büşra GÜLTAŞ