Beden Utandırma Mı Masum Eleştiriler Mi? Uzman Diyetisyen Suna Koçak Uyardı!

Beden Utandırma Mı Masum Eleştiriler Mi? Uzman Diyetisyen Suna Koçak Uyardı!
Body shaming, kişinin görünüşüyle alay etme, utanmasına neden olma gibi beden aşağılama örnekleriyle özellikle sosyal medyada sıkça karşılaşılıyor. Kişilik haklarına saldırı sayılabilen bu durum, maruz kalan kişiye çeşitli zararlar verebiliyor.

Diyetisyen Suna Koçak, body shaming hakkında gazetemize özel konuştu. Suna Koçak, “Kişiyi cinsiyet ya da yaş fark etmeksizin fiziksel özelliklerinden dolayı aşağılama, utandırma, beden aşağılama (body shaming) olarak biliniyor. Giderek artan bu durumu psikiyatri, beslenme ve hukuk alanlarından akademisyenler farklı açılardan ele alıyor” ifadelerini kullandı.

SOSYAL MEDYADA OLUMSUZ

ELEŞTİRİLER NORMAL KARŞILANIYOR

Body shaming hakkında açıklamalarda bulunan Koçak, “Body shaming, aslında Türkçe ’de beden utandırma olarak adlandırılıyor. Kişinin karşıdaki insana ya da bizzat kendisine yaptığı psikolojik baskıdır. Bedenini kendi kabullenişinden hariç, ona tamamen eleştirel yaklaşmasıdır. İnsanlar normal beden algısından hoşlanmayıp kendi beden algısını olumsuzlaştırarak bu psikolojik duruma sebep olmaktadır. Bu durum hem kişinin kendisini hem de karşıdaki insanı demoralize eden duruma girmesine sebep oluyor. Sağlık hem psikolojik hem de beden olarak bir bütündür. İnsanlar sosyal medyanın onlara yarattığı karşının ve kendi bedeni hakkında olumsuz eleştirel yaklaşımlarının normal olduğunun hissine kapılmaya başladılar” açıklamalarında bulundu.

BODY SHAMİNG ANOREKSİYA

NERVOZAYA SEBEP OLUYOR!

“Body shaming, bir müddet sonra insanda anoreksiya nervoza hastalığına sebep oluyor” ifadelerini kullanan Koçak, “Body shaming, gençlerde kendi benlik algılarını tam oturtamadıkları için daha çok yeme bozuklukları şeklinde meydana geliyor. Bu hastalık genelde anoreksiya nervoza, fazla kilolu olma endişesinden olayı olabildiğince az yemek yeme ya da bazı zamanlarda hiç yemek yememe hastalığına şeklinde yansıyor. Anoreksiya hastalığı olan kişiler, kilolu olmadığı halde kendisini aşırı şişman olarak görürler ve bu histen kurtulmak için de yemekle aralarına mesafe koyarlar. Bu durum, hem fiziksel, hem de psikolojik bir rahatsızlıktır. Eskiden kilolu olmak yemek yiyebilme durumu ve pozitif bir durum olarak algılanırken şimdilerde tam tersi olarak karşımıza çıkıyor. Kişi bundan sonra anoreksiya hastalığına kapılıyor. En temel belirti aşırı kilo alma korkusudur. Bu durum kişinin yiyecek konusunda neredeyse fobik olacak noktaya dek varmasına neden olabilir. Şişmanlama korkusunun yanı sıra beden imgesinde de bozulma vardır. Buna bağlı olarak bu kişiler çok zayıf ve ince olsalar bile kendilerini şişman bulabilirler. Vücut ağırlığını kontrol altında tutabilmek için iki yolu kullanırlar. Kişilerin bir bölümü yiyecek alımını ileri derecede kısıtlarlar. Zaten aldıkları çok az yiyeceğin de çok az kalorili yiyecekler olmasına dikkat ederler. Bu kişiler buna rağmen ağır egzersizler de yaparlar. Diğer gruptaki kişilerde yiyecek alımının ileri derecede azaldığı açlık dönemleri ile aşırı yeme dönemlerinin birbirini izlediği gözlenir. Bu gruptaki kişiler, aşırı yemeden sonra şişmanlayacakları korkusuyla boğazlarına parmaklarını bastırarak kusarlar” şeklinde konuştu.

OLUMSUZLUKLAR GÜNDEN GÜNE ARTIYOR!

Gün geçtikçe bu durumun daha da arttığının altını çizen Koçak, “Bizlere gelen danışanlarımız bu duruma kapıldıktan sonra aşırı derecede mutsuz olarak seanslarına başlıyorlar. Bu tarz maruziyetler sonucunda bize geldiklerinde beden algılarında problem olan insanlar oluyor. Memnun olmuyorlar. İdeal kilosunda olsa bile bulunduğu mevcut durumdan memnun olmayan danışanlarımız oluyor. Kıyas durumu burada devreye giriyor. Toplumumuz da bu duruma ön ayak olabiliyor. İlk baskı kişinin en yakınlarından gelmeye başlıyor. ‘Sen kilo mu aldın?’ sorusu ile başlayıp ardı arkası kesilmeyen eleştiriler kişiyi psikolojik olarak sonrasında ise fizyolojik olarak uçuruma sürüklüyor. Nasıl bu durumda en yakınlarının desteği ile atlatabilecekken bu duruma yine en yakınları sürüklüyor. Bu süreçte en sağlıklı olan ailenin eleştirel yaklaşımdan uzak durmasıdır. Kişi olması gereken ideal vücut ağırlığının ne olduğunu, vücudunun hangi aralıklarda olursa daha sağlıklı olabileceğini, kendini mutlu hissedeceği kilo aralığını kişilere anlatıyoruz ve ne yazık ki gün geçtikçe bu daha da artmaya başladı. Kişilerin beden algılarının değişmesi daha da artmaya başladı” ifadelerini kullandı.

‘UZMAN TAVSİYESİ OLMADAN

HAREKET EDİLMEMELİ’

Uzmanlara danışmadan idealize edilmiş bedenlere ulaşmak için çaba sarf eden kişilerin kendilerine zarar verdiklerini belirten Koçak, “İnsanlar belirli bir vücut tipine ulaşmak için yanlış diyetler ve yöntemler deniyorlar. Bu yanlışların böbrek, saç, cilt problemleri gibi sağlık sorunlarına, kas kayıplarına yol açabiliyor. Bir diyet uzmanından bilgi almadan ya da bir hekim tarafından gerekli tahlilleri yapılmadan, insanlar yine sosyal medya üzerinden ya da internet üzerinden diyet aramaları yapıp, popüler diyetleri uygulamaya çalışabiliyorlar. Bu durum aslında kişinin negatif yönde etkilere maruz kalmasına sebep oluyor” şeklinde konuştu.

‘YORUMLARIMIZI FİLTRELEMELİYİZ!’

Yapılan eleştirel ve yorumları filtreleyerek karşıya sunulması gerektiğini vurgulayan Koçak, “Son günlerde bu durumun artma sebebi sosyal medyayı yanlış kullanım olarak belirtebiliriz. Sosyal medyada insanlar birbirlerine çok rahat eleştiri yapabiliyorlar. Anonimliğin esas olduğu hesapların acımasızca eleştirilerine maruz kalan birçok insan var diyebiliriz. Anonimliğin arkasına saklanılması sanki karşımızdaki insana hakaret etmeyi hak veriyor gibi algılanıyor. Bu durum kesinlikle yanlıştır. Sosyal medyada insanların hesaplarının açık olması kesinlikle onlara dilediğimiz eleştiriyi, hakareti yapabiliriz anlamına gelmemelidir. Bu durumda özeleştiri yaparak yorumlarımızı filtrelemeyi bilmeliyiz” dedi. •Gizem Başar