Milli Savunma Bakanı Akar, AA Editör Masası'na konuk oldu: (5)
ANKARA (AA) - Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yüksek Askeri Şura'nın 4 Ağustos Perşembe günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanacağını bildirdi.
AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Bakan Akar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
ABD'nin Yunanistan içindeki askeri varlığını orantısız bir şekilde yükseltmesini nasıl değerlendirildi sorusu üzerine Akar, Yunanistan'ın hiçbir mahremiyet tanımaksızın, garip bir şekilde kapılarını bir taraftan ABD'ye, diğer taraftan teröristlere açtığını, Lavrion Kampı'nı literatürde bilmeyen kimsenin kalmadığını söyledi.
"Teröristle beraberler, FETÖ ile beraberler. Onların her işini kolaylaştırdılar. Onlara her türlü desteği sağladılar, korudular, kolladılar. Bunları da kendilerine söylendiğimiz zaman rahatsız oluyorlar. Böyle bir yaklaşım ve pervasızlık içinde, diğer taraftan kendi muhalefetlerinin itirazlarına rağmen Amerikalılarla birtakım ilişkilere girdiler." diyen Akar, Türkiye'nin ABD ile yapılan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının 1980'de imzalandığını, buna benzer bir şekilde Yunanistan'ın da 1990'da bir anlaşma imzaladığını, bu anlaşmaların belirli sürelerle yenilendiğini Yunanistan'ın 2020'de bu anlaşmayı güncellediğini ifade etti.
Akar, güncellenen anlaşmalarla birlikte Yunanistan'da eskiden 5 olan Amerikan üssü sayısının 9'a çıktığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Amerikaların resmi açıklamaları, burada bir LNG deposu yapacağız, yaptık diyorlar. Özellikle Güneydoğu Avrupa ülkelerinin herhangi bir şekilde Rusya'dan temin ettikleri gaz ve petrolde sıkıntı olursa, bu gazı buradan vermek suretiyle orada ihtiyacı karşılayacağız diyorlar, birinci açıklama bu. İkinci açıklama herhangi bir şekilde Rusya tarafından Avrupa ülkelerine bir saldırı halinde, bir askeri harekat söz konusu olursa oradaki askeri birliklerin lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için de bir lojistik merkezi. İki merkezden bahsediliyor biri lojistik diğeri LNG merkezi. Bunu söylüyorlar, bunlarla ilgili biz çalışmalarımızı yapıyoruz diyorlar, izahları bu. Biz şunu söylüyoruz, bu oluşumların, bu gelişmelerin bizimle Türkiye ile kesinlikle alakası yok asla denilemez. Savunma-güvenlik de bir prensip var, bir kanun var o kanunda her şey takip ve tedbir meselesi, biz de olayları yakından takip ediyoruz."
- " Türkiye hiçbir şekilde NATO'nun açık kapı politikasına karşı değil"
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğiyle ilgili soru üzerine Bakan Akar, Türkiye'nin NATO güvenliğinin merkezinde bir ülke olduğunu, 70 yıldan beri bütün sorumlulukları aksatmadan yerine getirdiğini bildirdi.
Türkiye'nin NATO'nun değerlerini ve sorumluluklarını paylaşan aktif ve yapıcı bir üyesi olduğunu belirten Akar, Türkiye'nin sorun teşkil etmediğini, sorun ve yük olmadığını, yük aldığını, bunun açık ve net görülmesi gerektiğini dile getirdi.
Bakan Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye hiçbir şekilde NATO'nun açık kapı politikasına karşı değil. Sonuna kadar açık kapı politikasını destekliyoruz. Bizim tarafımızdan bu manada, herhangi bir engel kesinlikle söz konusu değil. NATO genişlesin ama NATO genişlerken, NATO kriterlerine, NATO ilkelerine, NATO prensiplerine göre, NATO üyesi ülkelerin her birinin hassasiyetlerine, güvenliğine halel getirmeden, onların güvenliğine saygı göstererek yapılması lazım bu genişlemenin, aksi halde bu çok önemli. Bunun dışında gelişigüzel bir büyüme, bir tesanüt değil, dayanışma değil, birlik beraberlik değil, bilakis NATO'ya olumsuz bir etki yapar, birliğimizi beraberliğimizi tehdit eder, bunu da görülmesi lazım diyoruz. Biz NATO'nun kuruluş ilkelerine bağlı olarak söylüyoruz, bu yaptığımız kritikleri de bunun içinde değerlendiriyoruz ve bunun da anlaşılmasını istiyoruz muhataplarımız tarafından."
Bir güvenlik örgütü olan NATO'nun temel konularından birinin de terörle mücadele olduğuna dikkati çeken Akar, Türkiye'nin 40 yıldan beri 40 bin masum insanı teröre kurban verdiğini, şehitleri olduğunu, terörle mücadele eden bir ülke konumda bulunduğunu vurguladı.
Bakan Akar, şöyle devam etti:
"Siz bizim mücadele ettiğimiz teröristleri beslerseniz, bunlara bakarsanız, yedirir içirir, silah, araç, gereç, para aklama, insan devşirmelerine göz yumarsanız, onların her türlü siyasi ekonomik faaliyetlerine göz yumarsanız, bunları siz orada beslerseniz, bunlara yaptığınız desteklerin sonucunda onlar da Türkiye'ye zarar vermeye devam ederse, siz bunu nasıl izah edeceksiniz. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Biz diyoruz ki teröristlerin her türlüsüyle mücadele edeceğiz, teröristlere karşı olacağız, teröristlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu manada, birden fazla terör örgütü ile mücadele eden Türkiye ve bunu da Sayın NATO Genel Sekreteri müteaddit defalar, Türkiye'nin terörle mücadelesi, bunun desteklenmesinin lazım geldiğini, bunun hayati önemde olduğunu tekrar tekrar vurgulamışken Madrid Zirvesi'nde varılan hesap, kitap şu; iyi bir başlangıç. Fakat bu son değil. Bunun açıklığa kavuşturulması lazım, biz hiçbir şeyde tutum değiştirmedik."
Madrid Zirvesi'nde de terörle mücadele konusunda aynı şeyleri söylediklerini aktaran Milli Savunma Bakanı Akar, "Biz dedik ki orada, siz eğer bu bizim mücadele ettiğimiz, bize zarar, ziyan veren, terör örgütü olduğundan şüphe edilmeyen, PKK'ya karşı, YPG'ye karşı, FETÖ'ye karşı ki ilk defa bu YPG ve PKK, NATO ortamlarında konuşulur hale geldi, kitap ve dergilere girdi, kayıtlara girdi, NATO kayıtları olmasa bile NATO ortamında konuşuldu, bunu sizin engellemeniz lazım, durdurmanız lazım, bunları durursanız, biz burada sizin üye olmanıza mahsur yok dedik."
Bakan Akar, sürecin başlangıcında bir davetin söz konusu olduğunu ve "evet" dediklerini, bunun karşılığında da muhataplarının, şu yanıtı verdiğini söyledi:
"Bunları bir anda yapmamız mümkün değil, bunlar yasal düzenleme meselesi, alacağımız birtakım ekonomik, siyasi tedbirler meselesi, hukuki ve adli mesele. Bize zaman verin. Oradaki teröristlerin teslimi, vesaire dahil. Biz de tamam o zaman biz buna evet diyoruz, bu manada siz geliyorsunuz. Fakat biz ilkelerimizden vazgeçmiş değiliz. Siz bir an önce bunları tamamlayın, parlamentonuzda, bakanlıklarınızda, diğer kurumlarımızda. Türkiye Büyük Millet Meclisinin onay süreci var, o zamana kadar bunlar bitsin, eğer siz bunları tamamlamazsanız, bu verdiğiniz sözleri yerine getirmezseniz, bizim hiçbir şekilde onları onaylamamızı beklemeyin. Bizim tutumumuz bundan ibaret. Burada terör örgütü ile her türlü desteklerini kesecekler, onların orada eylem, işlem yapmalarına müsaade etmeyecekler ülkelerinde. Hukuki anlamda gerekli tedbirleri alacaklar, Türkiye'ye karşı yürüttükleri silah ambargosunu kaldıracaklar ve bu konuda ilkesel ve somut adımlar atacaklar, ondan sonra verilen sözler yerine getirilirse, gerekli onaylarımızı yapacağız. İsveç ile olan münasebetimiz bu."
- "NATO'ya kuvvet katkısında Türkiye birinci"
Bakan Akar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uluslararası ortamda bir özne haline geldiğine, askeri tabirle etki ve ilgi alanı olduğuna dikkati çekti.
Akar, buna bağlı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin sorumluluklarının arttığını, değişen dengeler, değişen aktörler ve değişen roller çerçevesinde yeniden şekillenen dünyada kendisine düşen görevleri onur, gurur ve büyük başarıyla yerine getirdiğini anlattı.
Türkiye'nin çalışmalarıyla, dost ve kardeşlerine değil aynı zamanda bölge ve dünyanın barışına da çok önemli katkılar sağladığını ve sağlamayı sürdürdüğünü kaydeden Akar, şöyle konuştu:
"Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bir milli olarak yaptığımız faaliyetler var, ikincisi NATO çerçevesinde, üçüncüsü Birleşmiş Milletler, daha sonra Avrupa Birliği ve daha sonra da Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı ve ikili anlaşmalarla bazı ülkelerle, ülkemiz için büyük bir gururla büyük başarı olacak şekilde faaliyetlerimizi sürdürdük. NATO'ya kuvvet katkısında Türkiye birinci. Bunun gözden kaçmaması lazım. Harekatlara katkıda Türkiye beşinci. Asgari bütçeye katkı konusunda ise sekizinci. Bize düşen görevler her neyse bunları yaptık, yapmayı sürdürüyoruz. Bu konuda gerçekten Türkiye'nin katkılarını, dünya, bölge barışına ve NATO'nun görevini yapmasına katkılarını herkes büyük bir takdirle, büyük bir övgüyle söylüyor. Fakat bunun gereğini maalesef örneğin Türk-Yunan ilişkilerinde kullanmıyorlar. Öyle de bir farklılık var."
- Yüksek Askeri Şura 4 Ağustos'ta
Bakan Akar, gelecek hafta toplanması öngörülen Yüksek Askeri Şura'nın çalışma sürecine ilişkin şu bilgileri verdi:
"4 Ağustos Perşembe günü Yüksek Askeri Şura toplanacak. Bu toplantı bittikten sonra hemen Ağustos 2023'ün Şura çalışmaları başlıyor. Yeni yasa çerçevesinde, yeni düzenleme çerçevesinde Milli Savunma Bakanlığı koordinatörlüğünde, emir ve komutasında Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ve onların bağlıları, tugay seviyesi dahil, bunların hepsi ve bir subayın, bir albayın, bir general ve amiralin bir yıl boyunca ve geçmişte bir yıl boyunca yaptıkları bütün faaliyetler, başarılı veya sıkıntılı durumlar dahil bunların hepsi gündeme geliyor, hepsi ama. Anketler yapılıyor. İki anketimiz var, bir genel anket bu genel ankete, tuğgeneraller, albaylar, albayları değerlendiriyor, kendi arkadaşlarını değerlendiriyorlar. Tuğgeneraller ve yukarısı da albayları değerlendiriyor. Tüm generaller ve yukarısı tuğgeneralleri, korgeneral ve yukarısı tüm generalleri, orgeneraller de korgeneral, tümgeneral, tuğgeneral ve albayları değerlendiriyor."
Bu konuda iki anket yapıldığını, bunların birleştirildiğini ve sonuçların kendilerine geldiğini aktaran Akar, yapılan toplantılarda bunların gündemde olduğunu söyledi.
"Bunun hepsi ortaya konuluyor ve bu manada personelin değerlendirilmesi yapılıyor ve Yüksek Askeri Şura kararları belirleniyor." diyen Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlar Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından onaylandıktan sonra da yayınlanıyor. Şimdi bu arada bizim istihbarat birimleri dahil, mülki makamlar dahil, adli makamlar dahil, personelimizin öğrencilik hayatı dahil, münasebetleri dahil, çalışmaları dahil, denetlemeler, tatbikatlar dahil bunların hepsi toplanıyor, değerlendiriliyor ve bunların sonucunda bir karar veriliyor, dolayısıyla bu kararların gerçekten çok yönlü olduğu, kurumsal olduğu, bireysel olmadığı, herkesin katkı sağladığı ve dolayısıyla en doğruyu bulmak için de elimizden gelen gayreti gösterdiğimizi herkesin bilmesi lazım. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin güvenliği, savunması ve bunu yönetecek olan kadroların da çok uygun insanlardan seçilmesi çok önemli bir faaliyet."
(Sürecek)