Çocuklarda idrar kaçırma psikolojik değil genetik!
Çocukların ve ailelerinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen idrar kaçırma sorunu, nedenleri doğru analiz edilmediğinde önemli problemlere sebebiyet verebiliyor. Bedensel ve zihinsel gelişimi olağan seyreden bir çocuğun beş yaşından sonra gündüz ve/veya gece idrar kaçırması normalin dışında bir durum. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. İpek Özunan, idrar kaçırma probleminin hafife alınmadan hızla tedavi edilmesi gerektiğine vurgu yaparken, uykuda idrar kaçırmanın ardında, düşünülenin aksine psikolojik değil genetik nedenler olduğu uyarısını yaptı.
İdrar kaçırmanın bazen damla damla olabileceği gibi bazı durumlarda kıyafeti ile bulunduğu yeri ıslatacak sıklık ve fazlalıkta da olabileceğini söyleyen Prof. Dr. İpek Özunan, “Gece uykuda idrar kaçırma (enürezis) daha çok erkek çocuklarda görülse de 5 yaş çocukların yüzde 15 ila 20’si; 7 yaş dönemindekilerin yüzde 10’u, 10 yaş dönemindekilerin yüzde 5’i ve ergenlik dönemi ve sonrasındakilerin ise yüzde 1’i bu sorunu yaşayabiliyor. Gündüz idrar kaçırma ise kız çocuklarında daha fazla olurken, bu durum okul çağı çocukların yaklaşık yüzde 10’unu etkiliyor” diyor.
PSİKOLOJİK DEĞİL GENETİK
Çocuklarda idrar kaçırma durumunu önemli bir soruna dönüştüren nedenlerin başında, çok sık rastlanılan “zamanla düzeleceği” inancının geldiğini söyleyen Prof. Dr. İpek Özunan, “İdrar kaçırmanın zamanla düzelme potansiyeli olsa da düzelmesi için bazen uzun yıllar beklenmekte ve bu süre zarfında çocuk ve ailenin yaşam kalitesi ve konforunda önemli bozulmalar olabilmektedir. Ailelerin, gece idrar kaçırmanın önüne geçebilmek için bazen çocuğu iki saatte bir uyandırmaya çalışması başka sorunlara sebebiyet verebiliyor. Sağlıklı bir gece uykusunun olmaması gelişim sorunlarına neden olurken okul başarısında da düşmeye neden olabiliyor. Yine çocuğa ilk bakım veren kişinin (çoğunlukla annenin) psikolojik olarak yıpranması ve istemeden de olsa bunun çocuğa yansıması durumun kısır döngüye girmesine de sebep olabiliyor. Bu tip yaklaşımlar, çocuğun öz saygısında da azalma ve vücut imajının hatalı gelişimine neden oluyor” uyarısını yaptı.
“İdrar kaçırmanın çoğunlukla psikolojik olduğu düşünülse de sadece yaklaşık yüzde 10’u psikolojik kökenlidir” diyen Prof. Dr. İpek Özunan, “Durumun asıl psikolojik yanı idrar kaçırma devam ettikçe çocuğun psikolojisinde meydana gelen bozulmadır. İdrar kaçırmanın daha çok görülen nedenlerinin başında ise genetik faktörler ve bunlara bağlı uykudan uyanma eşiğinin olgunlaşmasında gecikme ve idrar kesesine (mesane) bağlı sebepler gelir. Genetik faktörlere bakıldığı zaman ebeveynlerinden birinin geçmişinde gece idrar kaçırma varsa çocukta risk yüzde 45, her ikisinde de varsa yüzde 77 düzeyine kadar yükselebilir” ifadesini kullandı. İdrar kaçırmaya neden olan pek çok ikincil sebebin de olabileceğine değinen Prof. Dr. Özunan, bunlar arasında kabızlık, böbrek hastalıkları ve nörolojik nedenlerin yer alabileceğini söyledi.
VAKİT KAYBETMEYİN
İdrar kaçıran çocuklarda benlik saygısında azalma, endişe, özgüven kaybı, utangaçlık ve içe kapanıklık gibi problemlerin ortaya çıkabileceğine değinen Prof. Dr. Özunan, “İdrar kaçırmanın zamanla düzeleceği varsayımı ile beklemek, çocukların büyüme çağında sosyal aktivitelerden uzak kalarak akranlarıyla kaliteli zaman geçirmelerine engel olur. Tedavi programının zaman kaybetmeden hazırlanması gerekir” ifadesini kullandı.
Tedavi süreci hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Özunan, “İdrar kaçırma problemleri olan çocuklarda çok yönlü, ayrıntılı bir öykü alma ve fizik değerlendirme yapılması gerekir. Çocuğun büyümesinin değerlendirilmesi, kan basıncı ölçümü ve sistemik muayenesinin ardından basit bir idrar tahlili; beraberinde çocuğun mesane ve bağırsak alışkanlıklarını daha detaylı görebilmek ve tedavi programının en doğru şekilde çizilebilmesi için ailelerin 2 gün boyunca mesane-bağırsak günlüklerini evlerinde doldurmaları istenir. Bu günlüklerin doğru şekilde doldurulması çocukların mesane-bağırsak problemlerinin doğru şekilde teşhis edilmesinde çok önemlidir. Hasta ve ailenin doğru bilgilendirilmesi ve rahatlatılması, tedavinin ilk ve önemli basamağını oluşturur. Tedavide işeme ve dışkılamadaki problemlerin düzeltilmesi, mesane ve bağırsak sağlığı için önemli olan besin düzenlemeleri, uyku hijyeni ile ilgili öneriler ve altta yatan nedene bağlı gereken ilaç ve rehabilitasyon programları eklenip sorun kalıcı olarak çözülebilir” değerlendirmesini yaptı.
Kaynak:İHA