Ayşe Özel
Zaman Nedir?
Zaman, yaşamın içindeki bir sırdır aslında. Takvimle, saatle ölçüldüğü varsayılan bir gizdir. Biz bunun farkında olmadan öylece kabulleniriz. Ölçülmüş bir olgunun içinde çoğu kez kalıplara sığmayacak olaylara şahit ola ola üstelik…
Altmış dakikanın bir saat sayıldığını, dakikaları birer birer saydığımız bir hastane odasında anlarız bazen.
Haftanın yedi gün olduğunu, sevdiklerimize kavuşmak için beklediğimizde gün sayarak anlarız.
Yılın oniki ay olduğunu, hızına yetişemediğimiz yıllara şaşırdığımızda anlarız.
Geçmez sandığımız zaman bazen ulaşması imkansız sayılacak derecede hızlıdır. “Nasıl geçti o kadar saat?” diye şaşırmalarımızda “Niye geçmiyor bu dakikalar?” sorusu kadar yakınımızdadır.
O nedenledir ki herkesin saati de, haftası da, yılı da kendi yörüngesinde şekillenir. Zamanı belirleyen yaşadığımız olaylardır. Ne geçmiş ne gelecek ölçüye alınamaz işte tamda bu yüzden. Esas olan sadece ve sadece yaşadığımız andır.
Kıymet bilmek, sağlıkla var olduğumuz her ana şükretmek, olmayana hamd etmek anı yaşamamızı zamanı içimize çekmemizi kolay kılar.
Bir plana sığdırmaya çalıştığımız gelecek ya da akıp giden bir geçmiş sırtımıza kamburdan başka bir şey değildir.
Anı bırakarak kamburu yüklendiğimiz her olay da bizi ancak yolumuzdan uzaklaştırır, kimliğimizi yaralar.
Zamanın içine hapsolmaktan çıkıp anın özgürlüğü yaşamaya başladığımızda nefes almaya başlarız. Planlarımızı bir kenara bıraktığımızda hafta ya da ay soyutlaşır.
Olaylar dinginleşir ve zihnen rahatlamış oluruz. Kendi zaman ölçümüzü kendimiz belirlediğimizde gerçek konfora ulaşmış oluruz. Aksi takdirde yelkovanı kovalamanın akrebin kıskancında sıkışmanın ötesini adımlayamayız.
Sevgi ve saygı ile…