Zaman Ki

 

 

Zaman, ne tılsımlı bir kelime…

Kelimelere dökülemeyecek sanıp dize dize anlatmak. Anı, anıyı dahası bir ömrü alıp içine saklamak. Bazen taşıması oldukça ağır bir yük bazen bir kuş tüyü kadar hafif.

Zor ama kolay. Binlerce bilinmeyenden oluşan bir denklem gibi yorucu veya tek bir harfle tüm soruları çözecek kadar basit.

Akıp gitmesine sevindiğimiz ya da geçmesin diye dua ettiğimiz bir kavram. Sınırları akrep ile yelkovana sığmayacak kadar geniş ve soyut fakat hayatımızı alt üst edecek o bir saniye kadar da somut bir gerçek.

Sunduklarına sevinip anda kalmak, geride bıraktığı enkazın yanından ayrılmamak, göreceğimizin dahi muamma olduğu ufka bakarak sızlanmak… Sizce hangisini tercih ediyoruz çoğu kez? Ettiğimiz bu tercihler bizi nelere hapsediyor ya da özgürleştiriyor?

Sözüm ona adına “zaman” diyerek halı altına süpürdüğümüz o gerçekler ne zaman bir tokat olup yüzümüze vuruyor, işte o an anlıyoruz ki zaman yalnızca elçi. Bizim ona fısıldadıklarımızı rüzgâr olup bize geri iade ediyor. Yani sadece verdiğimiz emanetin daha kuvvetli bir şekilde geri dönüşüne tanık oluyoruz. Olumlu ya da olumsuz olayın sadece durumunu belirliyor ama şiddeti içselleştirdiğimiz ona inandığımız şekilde katlanarak dönüyor.

O negatif minik fısıltının bizi böyle yoğun şekilde sarsmasının ardında yatan gerçek de, pozitif küçük bir düşüncenin onlarca insana ışık olabilmesinin temelinde de tamamen inanç yatıyor.

İnandıklarımız dün, bugün ya da yarını kapsıyor. Ona biçtiğimiz elbise zamanı ve zamanda ömrümüzü inşa ediyor. Kusuru zamana yüklemeyi kendimize hak görürken,  zamanın getirdiklerine boyun eğmeyi düşünmüyoruz. Bumerang misali geri dönen her düşüncemizin yaralarına yine zamanın merhem olmasını istiyoruz.

Oysa ki yarayı oluşturan, o yaranın kabuk bağlamasına izin vermeyen hatta o yaraya merhem olacak da sadece inandıklarımız ve düşüncelerimiz.

Dünün acısını, yarının bilinmezliğini bırakarak sadece bugünde kalarak anın tadını zamanın geneline yayarsak her şey çok daha farklı olmaz mı?

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi

Kavuk

15 Ağustos 2024 Perşembe 00:00