Tut Bizi

Damla damla geliyor Rahmet Ayı... Usul usul gelen naif bir misafir gibi. Kırdıklarımızı toplamaya geliyor, döktüklerimizi temizlemeye. Hanelerimize huzuru, kalplerimize nuru, gözlerimize aydınlığı getiriyor. Derin sorular sormadan en derine nüfuz ediyor. Yormadan, incitmeden bizi özümüze döndürmek için çabalıyor.

Tane tane ayıklarken bizleri kendimizi bir eleğin içinde hissetmemizi sağlıyor. Kendimizi, elediğimizde bizden ne kalacağı ile yüzleştirmek istiyor belki de. Eleğin altına dökülenleri çoğu zaman hayretle karşılıyor devamında da böyle böyle arınıyoruz. Başka bir nazarla bakıyoruz dünyaya. Ruh iklimimiz değişiyor. Unuttuğumuz güzellikler yeniden vücut buluyor.

Varın kıymetini yokla, çoğun kıymetini azla, almanın kıymetini vermekle anlatıyor. Sadece otuz gün misafir oluyor ama tüm bir yıla örnek teşkil ediyor. Bedenin kirini ruhla arındırıp pak eyliyor. O paklığı tüm ömre yayabilmek için her yıl yeniden konuk olup davetini tazeliyor. Öyle eksik kusur da aramıyor üstelik. Evimizdekine bakmaksızın bereketi bırakmıyor elinden. Azı çoğu aramıyor gözleri sadece halis bir yürek ve temiz bir niyet yetiyor onun için. Cevaplar elinde bir tepside, sorularımızı bulmamız için uzatıyor. Cevap vermeye alışmış dillerimize soru bulamıyoruz ilk günlerde. Sonra sandığın kapağı aralandıkça hiç sormadığımız soruları sorma ihtiyacı hissediyoruz. Cevapların o tepside olduğunu bile bile sormaya devam ediyoruz. Kim olduğumuzu, var oluş düsturumuzu, hayat felsefemizi, zamanı nerelerde harcadığımızı sorguluyoruz. Ne tuhaf! Midemizi doldurmaktan ilerleyemediğimiz yolu bu kez açlıkla yürüyoruz.

O halde aylarca yolunu gözlediğimize onu ikna edebilmek tamamen bizim tasarrufumuzda ise temiz bir niyet ile;

“Tut bizi ey oruç...

Dillerimizi yalandan,kalplerimizi riyadan uzak kılarak tut. Öyle sıkı tut ki her şerde hayır görelim,gönüllerimizi temizleyelim, ruhlarımızı tazeleyelim.” desek çok şey değişmez mi?

Ne dersiniz bırakalım da bu Ramazan oruç bizi tutsun. Çünkü biz onu tutunca açlık ve susuzluğun önüne geçemiyoruz.

Sevgi ve saygı ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi