Tiyatro Sahnesi

Yaşam değişik sahnelerde sergilemeye çalıştığımız bir oyun serisi aslına bakarsak. Bir farkla… Her birimiz kendi oyunumuzun baş rolüyüz. Yönetmende biziz ve dahi sahnemizde yer almasını istediğimiz oyuncularda cüzi irademizle bizim elimizde.

Bugün okulda, yarın çarşıda, diğer gün aile içinde karşımıza çıkan her kim var ise sahnelediğimiz bir oyunun parçası. Tuhaf olan şu ki biz kimi yan rol, kötü adam, iyi karakter seçmiş olursak olalım. O da kendi nezdindeki oyununda aslında baş rolü ve üzerine yapıştırdığımız etiketten habersiz.

Kendi senaryomuzu dahi kendi kalemimizle yazmamıza rağmen bir başka kalemi hoyratça eleştirme cüretimizde çoğu kez sahnenin bir parçası. Karşımızdakinin hislerinden, acılarından, yangınlarından bi haber verdiğimiz hükümler kendimiz için verilmiş olsa ne hissederdik acaba?

İlahi kudretin dahi defalarca affettiği bi dünyada bu kadar keskin fikirlerle ötelemek fazla değil mi? Hem de hepi topu altmış yetmiş yıllık bir tiyatro sahnesi için. Kurgudan ibaret olan, yanımıza kâr kalacak iyiliklerle göç edip gideceğimiz küçük bir han için. Çoğu zaman bildiğimiz ancak özümsemek istemediğimiz gerçekler silsilesi. Sahnelemek için planladığımız kurguyu gerçekleştirebileceğimiz bile net değilken üstelik. Bunca karmaşanın içindeki en basit ve doğal olanı göç etmek üzerine kurgulanmış ve nihayetinde kim olursak olalım veda sahnemizin aynı olduğunu bile bile yaşama devam etmek.

Duam o ki sahnesinde yer aldığımız her oyunda hayır ile anılalım. Perdemiz kapandığında ardımızdan “İyi bilirdik.” cümlesi samimiyetle yükselsin semaya…

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi