Bu gün yine içimin derinlerine baktım.
Hatta en ücra köşelerine bile inerek, köşe bucak yokladım.
Sordum, soruşturdum!..
Nedir, niye, kime bu aşk diye?
Yine sana çıktı tüm yollar, yine sana çıktı tüm sonuçlar..
Sende birleşti bütün deliller ve ipuçları...
Sen tanıksın sadece, ben ise sana müebbet yemiş bir sanığım.
Yargılanıyorum hunharca, yargılanıyorum fütursuzca, yargılanıyorum acımasızca ve acınmadan.
Hakim sen, savcı sen, avukat sen, tanık ise yine sen!..
Ben sadece aşka hüküm giyen, suçu ise sevmek olan aciz, çaresiz, bitad düşmüş bir sanığım.
Her sorguda, usanmadan sevdim, seviyorum, seveceğim.
Bıkmadan sevmeye devam edeceğim diyen;
Elleri kınalı, ayakları aşk yolunda yaralı, gönlü ise sevdiğine vecd ile bağlı, ruhuna prangalar yemiş, cezası müebbet diye hüküm giymiş, deli bir sanığım işte.
Deli bir sanık!..
Senden gelenin, kahrı da lûtfu da hoş diye boyun büken, mahsende gün sayan, duvarlara aşk mektupları yazan, günleri, haftaları, ayları, hatta ve hatta yılları hiç bilmeyen bir mahkumum.
HÜKÜMLÜ AŞK MAHKUMU...