Gülşen Çopur
Gazze’nin Büyüyemeyen Çocukları!
“Artık dünyanın neresinde bir çocuk ölürse orası Gazze’dir...
…Duvarların çepeçevre sardığı bir ölüm kampına dönüştürülen Gazze’de, çocuklar ölmeye devam ettiği sürece hiçbir masal tamamlanamayacak, hiçbir çocuk şarkısı melodisini bulamayacak, hiçbir oyunun sonu gelmeyecek, hiçbir top zıplamayacak, hiçbir tebeşir tahtaya yazmayacak. Çocukluk dünyasına dair hiçbir renk gerçek yüzüyle insanların gözüne görünmeyecek bundan böyle. Çocuklar eksildikçe, eksilecek herkes ve her şey…”
Tarık Tufan ne kadar derin bahsetmiş yukarıdaki satırlarda…
7 Ekim’den beri 5 bin çocuğun şehit edildiği Gazze için ağıt gibi sıralanan şu kelimelerin her biri o kadar az kalıyor ki…
Arkadaşları birer birer şehit edilen, parklara değil de hastanelere taşınan, tepesinden süzülen bir güvercini bile bomba sanan, kan kokuları içinde yaşayan, en yakınlarının ölümünü seyreden o çocuklar için ne kadar konuşsak, ne kadar anlatsak az kalacak biliyorum… Biliyorum artık edebi cümleler kurmak bize zül gelecek.
Gazze’nin çocukları bu ‘Yeni Dünya Düzeni’nde yaşayan hiçbir insanı affetmeyecekler. Kendilerini piyon gibi oradan oraya ittiren hiç kimseyi!
Çünkü, medeni dünya (!) bu vahşet görüntülerine yavaş yavaş alıştırıldı. Minik bedenler sosyal medyada parmaklarımızla kaydırdığımız videoların arasında savruldu gitti…
İbn-i Haldun’un; “Coğrafya kaderdir.” sözünün vücut bulmuş hali onlar!
Doğarken kim olmak istediklerini kendileri seçemeyenler!
Büyümelerine fırsat verilmeden bir bir şehit edilenler onlar…
Ve tabii sağ kalınca da en ağır travmalarla bedel ödeyenler yine onlar…
Hiç kimse ama hiç kimse onlara ne istediğini sormuyor. Prenses Charlotte, gibi yaşamak değil zaten istekleri… Gönüllerince oyun oynayıp, aileleriyle bir akşam yemeği yiyip, mışıl mışıl uyumak istiyorlar o kadar…
Bu düzen benim nefesimi daraltıyor.
Hoş, tarih boyunca hep böyle değil miydi zaten!
Dünya tarihi medenileşme yolunda ilerleyen devletlerin maskelerinin altındaki canavarlara çok şahit oldu.
Tek fark tarihte soykırıma tabi tutulanlar, şimdilerde korku saldıkları toprakları insansızlaştırıyor. Asimile ediyor. Mültecileştiriyor.
Büyük büyük masalarda yapılan toplantılar, verilen sözler ve ardından tabi ki tutulmayan sözler, devletlerin sistematik politikaları… Tüm bunlar gözlerini karartınca, küçük resim diye nitelendirdikleri, ‘İnsanlık dramı’nı görmüyorlar. Aslında 21. yüzyılda sadece liderler değil, sade bir vatandaş bile küçük resme gözlerini kapatmış vaziyette...
Materyalist yaşam örümcek ağı gibi kapladı dünyanın üstünü…
Unuttukları tek şey çocukların ideolojileri yok!
Hani her 20 Kasım’da car car bağırdığınız çocuk haklarınız!
Terör patlamasında ölen, tecavüze uğrayan, açlıkla boğuşarak can veren, oradan oraya göç etmek zorunda bırakılan, tedavi görecek hastane bulamayan, bu çocukların haklarını tam olarak nerede saklı tutuyorsunuz?
Canım çocuklar…
Dünya’daki bu derin eşitsizliğin bedelini sadece siz ödediniz...