Fidanlarımız

Anadolu’da eskiden “ağaç korkutma” diye bir gelenek olduğunu okudum geçenlerde. Ağaçların ruhları olduğuna inandıklarını ve meyve vermeyen ağacın yanına cuma saati, bir elinde balta ile giden insanların ağaca “Keseyim mi seni?” dediğini, oyuna dahil bir başkasının ağacın yanına gelerek “Aman kesme, bu sene vermediyse seneye kesin verir meyvesini.” diyerek bu olayın üç kere tekrarlandığını anlatıyordu. Devamında ise yine de göz dağı olsun diye gövdesine bir çizik atıldığını, sözde canını biraz yakınca ileride neler olacağını hissetmesi amaçlandığını yazıyordu.

 

Ve şimdi yepyeni bir eğitim- öğretim yılına başladık. Koşar adımlarla ilerleyen zamana ayak uyduran yaz tatili de böylelikle son buldu. Evlerimizden birer birer ayrılarak okul yoluna çıktı fidanlarımız. Hepsi geleceğe ışık tutan bireyler olmak amacıyla adımlamaya başladı yeni dönemi.

 

Kimi istekli, kimi ise isteksizce sırtladı çantasındaki hayallerini. Yorucu bir maraton olacağının bilincinde ve

emek emek işlenecek her yeni güne doğru çıktı okul yoluna. Umutlarını, yarınlarını yükledi omuzlarına.

 

Tıpkı yavaş yavaş dallanıp budaklanarak, yapraklarını yeşertecek bir fidan gibi. Köklerini toprağa salıp, dimdik ayakta durmaya başlayınca da meyve verecek olmanın ümidiyle.

 

Ama burada mühim olan o meyveleri isterken fidanlarımızı korkutmamak. Nasıl mı?

 

Alacakları iyi notların ötesinde, arkadaşları ile ilişkilerinin, öğretmenlerine olan saygısının, grup olarak yaptıkları etkinliklerdeki yardımlaşmasını takdir ederek. Hep daha başarılı olmasını isterken, insani değerlerden uzaklaşmasına göz yummayarak. Faydalı bir birey olmanın sadece maddi menfaatlerini ön planda tutan iyi bir mesleğin çok daha ilerisinde olduğu bilincini vererek yetiştirmeliyiz.

 

Yani alınan düşük not için, elimizdeki baltayı hazır tutarak veya bir başkası ile yarışa dahil ederek gövdelerine çizik atmayla gerçek bir eğitim olmayacağının bilincinde olmalıyız.

 

Çünkü kimi sanat alanında, kimi ticari alanda, kimi ise sözleri ile aydınlatacak geleceğimizi. Kandillerimizi, ellerimizle söndürmeden aynı okul yolunda bambaşka hislerle kendimizin de yürümüş olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Empati kurarak, manevi değerlerini unutturmadan onun yol almasına izin vermeliyiz.

Devamında ülkesi ve insanlık için faydalı bir birey olarak zaten en güzel meyvesini verecektir eminim.

 

Yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı olması dileğiyle.

 

Sevgi ve saygı ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi

Kavuk

15 Ağustos 2024 Perşembe 00:00