Ayşe Özel
Evreni Okumak
Okumak, çok kapsamlı bir kelime binlerce anlamı içinde barındıran temel bir olgu. Aklımıza ilk gelen roman, masal, gazete ya da herhangi şekilde basılmış bir yayının ötesinde. Kaleme mürekkebe ihtiyaç duymadan, eline herhangi bir kâğıt parçası almadan okumak esas olan.
Konuşan her nesneyi duymak, her varlığın sesindeki tınıyı anlamak yani yaşamın özüne varıp eşyanın sırrına talip olmak.
Gökteki yıldıza, daldaki kuşa, gülün rengine kulak vermek. Anlatmak istediğini anlamak için gayret sarf etmek. Evrenin var oluşuna olan şahitliğimizi her an yeniden tazelemek.
Ne için yaratıldığımızı aynadaki aksimizde okumak.
Ne için gözyaşı döktüğümüzü gözlerimize bakarak okumak.
Gittiğimiz yerleri, yoldaki adımlarımızda okumak.
Duyduğumuz sesin ötesindeki anlamını okumak.
Kısacası her ne ile meşgul isek onu günlük bir rutinden çıkarıp şöyle bir merkeze almak aslında.Nedenini, niçinini sorgulamak. Zerre zerre okuyup idrak ederek öyle yerine koymak. Sıradanlaştırmadan öğrene öğrene yaşamak. Öğretmenliği bırakıp öğrenci olmak.
Neden mi önemli bu kadar?
Çünkü ümmi bir peygambere ilk gelen ayettir “Oku!”. Bunca bilinmezliğin, bunca cahilliğin içinde bir yol bulabilsin o yolu bizler için açabilsin diye inen ilk ayettir “Oku!”. Farkındalığımızı artırmak için, kimliğimizi bulabilmemiz için en temel olgudur çünkü.
Şimdilerde üzerinde en çok düşünülmesi gerekeni bir kenara koyup kendimize yepyeni uğraşlar edindiğimiz için belki de içinden kurtulamadığımız derin bir kuyuda hissediyoruz çoğu zaman.
Oysa biraz okusak dünyada olup biteni, sırtımızı dönmek yerine okusak karşımızdakinin hislerini her şey çok daha başka olmaz mı? İlim kapıları bu sayede tek tek açılmaz mı? Yaşam gerçek anlamını bulmaz mı?
Ne dersiniz?
Sevgi ve saygı ile…