Miyasenur Atcı Duysak
Dijital Mahremiyet Hayatımızda Bir tehdit Unsuru mu?
Günümüzde yeni yeni ortaya çıkan bir mahremiyet boyutu dijital mahremiyettir. Dijital mahremiyet internet ortamındaki mahremiyet olarak da tanımlanabilir. Dijital mahremiyetin bu denli kendini sosyal, toplumsal ve ekonomik anlamda varlığını hissettirmesi uygulamalar kanalıyla olmuştur. Bireyler bu uygulamalar sayesinde kendi kişisel bilgilerini çok kolay ve rahat bir biçimde dijital ortama aktarmaktadır.
Özellikle sosyal medya kanallarının çok fazla kullanılmaya başlanması ve bunun yaygınlık kazanması beraberinde bir çok tartışmayı da getirmektedir. Bireylerin, kendi özel yaşam alanlarına ilişkin bir çok belge, fotoğraf, video bilgi birikim tecrübe aktarımını diğer kişilerle paylaşması toplumsal yapıda inşa değil ifşa yönünde algılanmasına sebebiyet vermiştir.
Kişilerin “içerik üretme’’ adı altında kendilerine göre mahrem olan şeyleri paylaşmaları mahremiyete ilişkin algının da değişmesine neden olmuştur. Aynı zamanda bu söz konusu durumdan dolayı bir çok mahremiyete ilişkin sınır ihlali yapılmakta kişilerin izni olmadan
paylaşımlarına ilişkin detaylar veriler fotoğraf ve görseller teşhir edilmektedir.
Bu bilgilerin çeşitli uygulamalar aracılığıyla saklanması bilgilere kolay erişimi kolaylaştırmasına ve bilgilerin güvenliğini de tehdit etmesine neden olmaktadır. Bu durum mahremiyet açısından da tartışmalıdır.
Gün geçtikçe dijital alana olan ilgi artmakta bunun yansıması olarak uygulamalar eşitlenmektedir. Bu uygulamalar da yeni mahremiyet alanlarını beraberinde getirmektedir. Artık internet; bireylerin vakit geçirdiği aktivitelerini gerçekleştirdiği, sanal bir kamusal alan halini almaya başlamıştır.
Konuyla ilgili bir başka sorun ise internetin gelişmesi ve bütün bireylerin kullanımına açılması kişisel bilgilerin depolanması sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu bilgiler sanıldığı gibi bir yerde depolanmamakta, kamusal alanda farklı kurumlara transfer edilmektedir. Bu durumu bilgi mahremiyeti kavramsallaştırmasıyla ele alan Lyon günümüzdeki bilgi toplum yapısını gözetlenen toplumlar olarak ifadelendirmektedir. Bireylerin mahrem olarak ifade edebileceği bilgiler farklı kurumlara bir çok gerekçe ile transfer edilerek farklı amaçlar için kullanılmaktadır.
Sms, posta vb. bilgilerin deşifre edilmesi kişilerin özel alanını ihlal etmektedir. Bu bilgiler sayesinde kişilerin sağlık, iş, ekonomik, sosyal yaşama dair bilgilerinin farklı muhataplarca bilinmesi bu ihlallerin boyutlarını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Dahası kişilerin arama motorunda yaptığı araştırmaların reklamlar boyutuyla karşılarına çıkarılması neredeyse hiç bir mahremiyetin kalmadığının bir göstergesidir.
Dijital medyada paylaşılan fotoğraflar aslında bir yönüyle teşhir ve şov dünyasının da kapılarının aralanmasına sebep olmuştur. Bu durum ciddi sorunları beraberinde getirirken özel alan ve kamusal alanların anlamlarında muğlaklığa da sebebiyet vermiştir. Bu muğlaklık tek taraflı gerekleşmediği gibi karşılıklı bir biçimde gerçekleşmiştir.
Dijital ortamın getirisi olan gözetim; özel alanın kamusal alan tarafından aşınmasına sebep olurken bireylerin kendilerini teşhir ve ifşa etmeleri de kamusal alanın özel alan tarafından işgaline sebebiyet vermiştir . Bu durumu örneklendirmemiz gerekirse bir kişinin fotoğrafını çekmesi kendi özel alanına ait bir durumken bunu sosyal medya hesaplarında paylaşması o fotoğrafın artık özel alandan çıkıp kamusal alana ait olduğunun göstergesidir.