Merhabalar kıymetli dostlarım,
İnsan, sevgiden, ilgiden rahatsız olur mu? Neden sevildiğimiz yerden uzaklaşmak isteriz? Bulunduğumuz alanı terk edince daha mutlu olacağımızı mı zannederiz? Günümüz dünyasında sevgi görmek gerçekten çok zor bulunan bir duygu. Bundan neden rahatsız oluyor bazılarımız. Hayatta sevgiden daha kıymetli ne var. Peki sevildiğimiz yeri terk edince gittiğimiz o yerde de aynı sevgiyi, ilgiyi alakayı görür müyüz? Yoksa yeni tanıştığımız insanlar bize zarar mı verir? Bunun çok iyi ve mutlu örnekleri yok sevgili okurlarım. O yüzden sevginin kıymetini bilelim. Sözlerimi şu güzel hikayeyi sizlere aktararak kapatmak isterim...
"Eski zamanlarda bir padişahın eğitilmiş bir doğanı vardı. Doğan, av zamanı küçük av hayvanlarını yakalayıp padişaha getirir, görevini bitirdikten sonra gelip padişahın koluna konardı. Bir gün ne olduysa ol- muş, doğan kaçmış, padişahın koluna geri dönmemişti.
Ortadan kaybolan doğanı her yerde arıyorlar, bir türlü bulamıyorlardı.
Padişahın avlandığı ormanın yakınlarında bir kulübe vardı. Kulübenin önünde yaşlı bir kadın çocuklarına yemek pişirirken doğanı gördü. Doğan, yaşlı kadından kaçmadı. Kadın da onu yakalayıp ayaklarını bağladı. Doğanın kanatları kocaman, tırnakları upuzundu. Yaşlı kadın,
Sana iyi bakmamışlar. Bu yüzden tırnakların uzayıp tüylerin çoğalmış, diyerek doğanın kanatlarını kısal- tıp tırnaklarını kesti.
Yaşlı kadın, tırnaksız ve kanatsız doğanın işe yaramayacağını bilmiyordu. Sonunda padişah ve adamları doğanı tırnakları kesilmiş, kanatları kısaltılmış hâlde buldular.
Padişah, “Vefasız davranıp efendisinden kaçanın hâli işte böyle olur, dedi.”
Doğan ise padişahtan kaçtığına pişman olduğunu göstermek için kanadını ve gagasını padişahın koluna sürüyor, bu hareketiyle sanki özür dileyip şöyle diyordu: “Bir daha benim değerimi bilenleri terk etmeyeceğim!"