Can Kırıkları

Kalabalıklar içinde ne kadarda yalnızız ne kadar kimsesiz. Bu durum da çok acı veriyor elbette. Kocaman bir şehir bir çok insan ve kime sorsan kalabalık içinde yalnız.

Neden yalnız.! Nedir bu yalnızlığın sebebi, bir çaresi yok mu bundan kurtulmanın, ne yapılsa kurtulabiliriz var illaki var...Yalnızlık sadece Allah'a mahsustur. İnsanlar kalabalıklar içinde mutlu olmalı mutsuz değil.

Bizi bizleri bu mutsuzluğa iten şey anlayışsız olmamız. Biraz anlayışlı olsak birbirimize saygı duysak sevsek saysak hoşgörü ile davranmak bence bu yalnızlıktan bir nebze olsun kurtuluruz. Birbirimizi dinlemeyi bir başarabilirsek işte o vakit kurtuluruz ve mutlu oluruz.

Yalnızlık diye bir şey kalmaz. O halde günümüzü ele alırsak eğer herkeste bir benlik var herkes benim diyor sen diyen yok ve sonuç insan kendini toplumdan soyutluyor nedeni ise anlaşılmadığını düşünüyor. Hâliyle çok üzülüyor canı yanıyor kendini bir kavanoza hapsedip soyutluyor toplumdan sorsan her yeri can kırığı çok yakmışlar canını dert üzerine dert keder üzerine keder yaşatmışlar bir dokunuyorsun bin ah çekiyor anlatıyor, anlatıyor ve diyorki sende dinleme boş ver...!

Biz ne ara bu hale gelmişiz bu kadar insan, insanın içinde neden bu kadar yalnızız? Soruyor, soruyor oyyy oy ne diyeyim nasıl anlatayım sana herkesin dediği gibi boş ver mi diyeyim zaten her yeri kırılmış tuz buz birde ben mi kırayım Allah'tan korkmadan. Dinliyorum onlar anlatırken ben zaten benden gidiyorum.

Ağlamaklı gözlerim içim doluyor, ağlama da dur, bu kadar can kırığını kaleme almada dur. Her biri ayrı dertli, her biri farklı yaşantı ama yara aynı yara yalnızlık ve can kırıklığı. Bana şunu diyorlar hep "beni kaleme alsana benim hayat hikayem roman olur."

Ahhh ahh o kadar çok dinledim ki her biri ayrı bir roman olur. Romanın konusu aynı yalnızlık ve can kırıkları. Sadece karakterler farklı. Dert aynı dert, acı aynı acı, herkeste yalnızlık ve can kırıklığı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halime Doğru Arşivi