Miyasenur Atcı Duysak
Aile Mahremiyetimiz tehlikede mi ?
Bir toplumsal kurumunun devamlılığı ihtiyaç olduğu sürece anlamlıdır. Yeryüzündeki ilk insandan bugüne kadar aile kavramının varlığını sürekli bir biçimde devam ettirmesi, aileye ihtiyacın ve aynı zamanda toplumda ona verilen önem ile ilişkilidir. Her toplumdan topluma, çağdan çağa aile farklı olarak anlamlandırılsa da ortak payda da birleştiği noktalar muhakkak var olmuştur.
Modernleşme ve Postmodernite ile birlikte son 500 yılda toplumsal değişimler meydana gelmiştir. Bu değişim aile ve onun bir izdüşümü olarak mahremiyet kavramında toplumsal bakışta gözle görülür bir biçimde fark edilmektedir. Aile ve mahremiyetin değişmesine rağmen toplumsal yapıda halen bu iki farklı kavramın anlam bulması işlevselliğinin bir göstergesidir.
Sanayileşme, teknoloji ve ticarette yaşanılan gelişmeler, göçlerin kırdan kente kayması ve bunların doğal bir sonucu olarak yaşanılan zihinsel ve kültürel dönüşümlerin hepsi modernleşmeyle beraber gelişen gelişmelerdir. Modernleşme faaliyetlerinin önem kazanmasında kadının çok önemli bir yeri vardır.
Bu noktada kadınların toplumsal hayatta daha fazla görünür olmaları, rollerinin farklılaşması ve üstlendikleri sorumluluklarında değişmesi modernleşme sürecinin bir getirisi olarak nitelendirilebilir. Mahremiyet algısı toplumdan topluma farklılıklar göstermektedir. Yani Batı toplumunun mahremiyeti algılama biçimiyle Doğu toplumunun mahremiyeti algılayış biçimi birbirlerinden önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklara örnek vermemiz gerekirse eğer Batı toplumunun, insana, kadına ve haklarına, töre, namus gibi olgulara bakış açısı özgürlük üzerinden okunabilmektedir. Bunun temelinde ise, kadının kendi özel mahrem alanından çıkıp kamusal alanda yer alması yatmaktadır. Bu söz konusu durum kadına yönelik mahremiyet algılarında da çeşitlilik yaşanmasına sebebiyet vermektedir.
Modernleşme döneminde değişen ailenin mahremiyetine ilişkin vurgu yapmış ailenin özel alandan çıkıp, kamusal alanın öznesi haline geldiğini ifade etmiştir. Günümüzde aile ve mahremiyete ilişkin konular tartışmalı bir alana tekabül eder. Özellikle teknolojik gelişme sonucu medyanın daha aktif bir biçimde kullanılması sonucu aile, şiddet, evlilik, tartışmalar, aşk, eş seçimi vb. konular somut anlamda kişiler üzerinden kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Bu sunulan konular ise medyatik ortamda farklı bir biçimde işlenerek aile ve mahremiyet konusunun tartışmalı bir düzlemde anlaşılmasına sebep olmuştur. Modernleşme, 20. yüzyılın sonunda tarihin gerçeği olarak karşımıza çıkar ve toplumsal anlamda değişim ve dönüşümü ifade eder. Bu dönüşümden doğrudan etkilenen kurumların başında aile gelmektedir. Özellikle geleneksel aile kalıplarından modern aile kalıplarına geçiş serüveninde sosyal yapıda farklılaşma söz konusu olmuştur. Ailelerin sosyo ekonomik seviyesi azalmış bunun sonucu olarak boşanmalar meydana gelmiştir. Modernite iyi bir şey gibi lanse edilmeye çalışılsa da aile kurumundaki krizlerin temel başlatıcısıdır. Aile kurumu toplumsal dinamiğin korunmasındaki en önemli yapı taşlarından biridir. Aile kurumun işlevini diğer kurumlar doldurmamalıdır. Toplumsal düzlemde sıkıntıların önüne geçebilmek amacıyla bazı devletler yapının korunması için kendilerine göre koruma mekanizmaları geliştirmişlerdir.
Geleneksel aile yapısından modern aile yapısına geçişteki en önemli dönüşüm aile mahremiyetinin sorgulanmasıdır. Bireylerin aile kurumuna atfettikleri değerler, özel alandan kamusal alana geçerek form değiştirmiştir. Bu duruma örnek vermemiz gerekirse aile içerisinde mahrem sayılabilecek bir konu, düşünce ya da yaşam biçimi kolaylıkla sosyal medya mecralarında yer alabilmektedir.
Boşanma, cinsellik, sevgi, şiddet vb. konular kamuoyuna rahatlıkla sunulabilirken konuya ilişkin tartışmalar somut yaşanmış kişi ve olaylar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte kişilerin evlilik yapabilmesi için ihtiyacı olan eşini kamuoyunun önünde “evlendirme programları’’ adı altındaki kanallarla seçmesi, flört olgusunun aleni bir biçimde medyatik hale gelmesi, aile mahremiyetini ortadan kaldıran örneklerden sadece birkaçıdır.