1800 yıllık heykel başı koruma altında
Kültür ve Turizm Bakanlığı izni, İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından, Kadifekale bölgesinde yer alan Smyrna Tiyatrosu'ndaki kazı çalışmalarında "Doğu Vomitoryum" olarak adlandırılan alanda geçen ay bulunan mermer heykel başı, kazı evinin güvenlikli depolarına alındı.
İnsan ölçeğindeki heykel başının, mitolojik varlık Satir'i tasvir ettiği belirlendi. 1800 yıllık bir geçmişe sahip heykel başı, uzman incelemesinin ardından İzmir Arkeoloji Müzesi'ne teslim edilecek.
- Tiyatro alanı daha sonra taş ocağı olarak kullanılmış
Kazı heyeti başkanlığını yürüten İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy, Smyrna Agorası ve Tiyatrosu'nda bu yıl kazılara nisan ayında başlattıklarını belirtti.
Özellikle tiyatro alanındaki kazılara ağırlık verildiğini söyleyen Ersoy, buradaki sahne binası ve oturma bölümlerindeki çalışmalarda önemli aşama kaydettiklerini belirtti.
Tiyatronun milattan önce 3. yüzyıldan itibaren kullanıldığını dile getiren Ersoy, "Milattan sonra 4. yüzyılın sonu itibarıyla da tiyatronun terk edildiğini söyleyebiliyoruz. Bu terk edilişten sonra da sahne binasının atölyelerden oluşan bir sanayi yapısı haline dönüştüğünü görebiliyoruz. Bununla ilişkin buluntular söz konusu. Bizans Dönemi'nin sonunda ve erken Osmanlı Dönemi'nde bölgenin önemli bir taş ocağı olarak kullanıldığını çalışmalar bize gösteriyor." diye konuştu.
- "Hiç beklemediğimiz noktada ele geçti"
Tiyatro bölgesi kazılarından çıkan heyecan verici son buluntunun Satir başı olduğunu aktaran Ersoy, "Sahne binası kazıları sırasında, sahne tasarımında görsel efekt olarak kullanılan tanrılar, tanrıçalar, imparator ve imparatoriçelerin yanı sıra aynı zamanda ikincil varlıklar olarak bildiğimiz Satyros ve buna benzer ikincil varlıklara ilişkin buluntular var. Belki bir bütün olarak şu aşamada değil ama parçalar halinde elimize geçiyor." ifadelerini kullandı.
Satir başına hiç beklemedikleri bir noktada rastladıklarını aktaran Ersoy, şöyle konuştu:
"Satyros başının muhtemelen Smyrna Tiyatrosu'nun o görsel efekti içerisinde bir konumu vardı. Onu bugünden kesin söylememiz mümkün değil. Malzemenin dönüştürüldüğü bir süreçte, Bizans ve erken Osmanlı döneminde belli ki Satyros başı, kireç elde edilmek üzere taşınmış. Hiç beklemediğimiz doğu alt geçit olarak tanımladığımız geçidin hemen girişinde, diğer yapı malzemeleriyle ele geçti. Çok mutlu olduk."
- "Satyroslar, Dionisos ritüellerinde kullanılırdı"
Ersoy, antik tiyatro yapılarında rastlanan Satir tasvirleri konusunda şu bilgileri paylaştı:
"Tiyatrolar, Dionisos'un (Yunan mitolojisinde şarap, bitki, eğlence ve tiyatro tanrısı) himayesi altındaydı. Dionisos ritüelleri içinde doğanın cinleri olan Satyroslar ve tabii onların kadın versiyonları olan Maenadlar mutlaka yer alırdı. O yüzden de Dionisos tasvirlerinin yanı sıra ikincil varlıklar yani doğanın cinleri olan Satyroslar da Dionisos'un varlığını işaret eder, orada oyunu seyredenlere. Tiyatro binalarında özellikle sahne binalarında önemlidir. Biz de bunlardan birini yakalamış olduk. Umarız başka örnekleri de ele geçiririz."
- "Çirkinliği ifade edecek bir yüz hattı olsun diye dişler gösterilmiş"
Ersoy, antik dönemde Satir figürlerinin genelde insan formunda, belden aşağısının ise at veya teke şeklinde tasvir edilebildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Satyros doğanın hayvansı yönlerini ortaya koyan bir figür, aynı zamanda insanlar için de geçerli. İnsanların içgüdüsel, ilkel duygularını yansıtan figürler bunlar. Doğada bağımsız olarak dolaşıyorlar. Vücutlarının alt kısmı at şeklinde olduğu gibi teke şeklinde de olabiliyor. İnsan olarak da olabiliyor. Mutlaka bunun Satyros olduğunu işaret eden bir taç koyuyorlar. Bizim örneğimizde çam kozalaklarından yapılmış bir taç var. Komik ama çirkin bir görüntü vermeye çalışıyorlar. Bizim örneğimizde dudaklar aralanmış ve bu aralıktan da çirkinliği ifade edecek bir yüz hattı olsun diye dişler gösterilmiş. Bütün bunlar Satyros'un özellikleri."