Sehic: Çok zengin kadromuz yok, İlhan Palut’un taktiklerini skora yansıtıyoruz

Sehic: Çok zengin kadromuz yok, İlhan Palut’un taktiklerini skora yansıtıyoruz
Konyaspor'un Boşnak file bekçisi İbrahim Sehic SABAH'a konuştu. Sehic; “Diğer takımlar gibi çok zengin bir kadromuz olmamasına rağmen, takımımız hocamızın verdiği direktifleri taktiksel olarak sahada uygulayıp skora yansıtmayı başarıyor” dedi.

Arabam.com Konyaspor'un Boşnak file bekçisi İbrahim Sehic, farklı konularda açıklamalarda bulundu. Sehic, “Diğer takımlar gibi çok zengin bir kadromuz olmamasına rağmen, takımımız hocamızın verdiği direktifleri taktiksel olarak sahada uygulayıp skora yansıtmayı başarıyor” dedi.

Kaleciler az gol yemeyi hayal eder

Ligin en az gol yiyen kalecisi olduğunu ifade eden Sehic; “Allah nazarlardan saklasın. Kalecilerin hayal ettiği şeydir bu kadar az gol yemek. Bu bir takım çalışması, hocamızın isteklerini, direktiflerini en iyi şekilde sahaya yansıtmaya gayret ediyoruz. Takım savunmasıyla birlikte bu başarı geliyor” dedi. Rakiplerine ayrı ayrı çalıştığını söyleyen Sehic; "Alçak gönüllüyüm ama işimi hiçbir zaman boşlamam. 24 saat futbolla yatan, futbolla kalkan bir insanım kendi performansımı değerlendiriyorum, her maçtan önce rakiplerime ayrı ayrı çalışıyorum. İşime saygımla birlikte, başarı da geliyor” dedi.

Uğurcan, Altay Ve Ertaç Çok Kaliteli

Türkiye'de birçok yetenekli kaleci bulunduğunu söyleyen Sehic; “Trabzonspor'dan Uğurcan Çakır, Fenerbahçe'den Altay Bayındır, Adana Demirspor'un kalecisi Ertaç Özbir ligin kaliteli kalecileri. Arkadan da gelen yetenekli genç kaleciler var, Türkiye bu konuda gayet iyi durumda ve şanslı bir ülke” açıklamalarını yaptı.

Aynı coğrafyanın insanıyız, bize olumlu yansıyor

Konyaspor takımının Balkan kökenli oyuncuları barındığını ifade eden Sehic; “Takımda 2 Boşnak, 1 Kosovalı, 1 Arnavut, 2 Hırvat oyuncuyuz. Aynı coğrafyanın, benzer kültürlerin insanlarıyız. Yakın dillere sahibiz. Bu iletişim saha içinde performansımıza yansırken, saha dışında ise güzel bir atmosfer oluşmasını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Türk takımları genç hocalara şans vermeli

Türkiye'ye geldiğinden bu yana 12-13 hocayla çalıştığını ifade eden Kaptan Sehic; “Birçoğu daha çok psikolojik olarak bana katkılar sundu. İlhan hoca ise psikolojik katkısının yanı sıra taktiksel olarak da etki etti. Şu an da Türkiye Ligi genç hocalar için biçilmiş bir kaftan. Gerçekten gelişmelerini sağlayabilecek uygun bir ortam var. İlhan hoca da bunlardan birisi. 24 saat futbolla yatıp kalkan, analizler yapan bir hoca. Diğer takımlar gibi çok zengin bir kadromuz olmamasına rağmen, takımımız hocamızın verdiği direktifleri taktiksel olarak sahada uygulayıp skora yansıtmayı başarıyor. Ligimizde Çağdaş Atan, Ömer Erdoğan gibi genç hocalar var. Türk takımları bu tarz genç hocalara fırsat vermesi gerekiyor” dedi.

Kaleciler yalnızlığın baskısında yaşamaya alışmalı

Kaleciliğin hata kaldırmayan bir meslek olduğunu söyleyen Sehic; “Kalecilik çoğu zaman tek kaldığınız zamanlardır. Kalecilik hata yaptığınızda pek de kabul edilemeyen bir meslek. Her zaman üzerinde baskı olan bir pozisyon. Bir forvet hata yaptığında genellikle onu suçlamazlar. Yenilen gollerde ise takımın hatası yok da sadece kalecinin hatası varmış gibi işin sonunda kaleciler suçlanırlar, mecburen bunun baskısında yaşamak zorundalar. Ben bunun çok iyi şekilde üstesinden gelebiliyorum çünkü hayatta da böyle. Bazen tek başına takılmanız, tek başına kahve içmeniz, tek başına dışarıda gezmeniz gerekebilir ben de bunu kendi açımdan gerçekleştirebildiğimi düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Ahmet'i kaybetmek bizi etkiledi

Geçen sezona çok iyi başladıklarını ifade eden İbrahim Sehic; “Bunun en büyük etkilerinden bir tanesi savunmada çok iyi olan Ahmet Çalık ve Abdülkerim Bardakçı vardı. Ahmet'i talihsiz bir şekilde kaybettik, bizi çok etkiledi. Abdülkerim de bu sezon takımdan ayrıldı. Önemli oyuncularımızı kaybetmiş olduk. Hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz yine, performansımızı artırıyoruz. Odaklanmış durumdayız. Bunu ne kadar sürdürebileceğimizi bilmiyorum ama sonuna kadar ilk sıraların yarışının içerisinde olacağız” dedi.

"Mersin'de yanıyor, Erzurum'da donuyordum"

Mersin, Erzurum ve Konya'da yaşadığını ve üçünün de birbirinden çok farklı yerler olduğunu ifade eden Sehic; “Mersin'de Kasım ayında bile yaz sıcağı olan, neredeyse 365 gün güneşli havanın olduğu, denizin havuzun devamlı keyfini çıkardığınız içinizin ısındığı bir şehir. Devamında gittiğim Erzurum ise -25, -30'ları gören, en üst seviyeye ulaşmayı isteyen bir oyuncu için zor bir yer. Çünkü çok soğuk ve antrenmanlar için elverişli ortam olmuyordu. Antrenman yaparken zorluklar çekiyorduk, ellerim parmaklarım donuyordu. Ancak Erzurum insanı çok sıcakkanlıydı, taraftarları da çok ateşliydi bu apayrı bir detay. Konya ise iki şehrin tam ortası gibi. Biraz Erzurum, biraz Mersin gibi. Daha ılımlı bir havaya sahip, lokasyonu çok güzel. Konya yaşanabilir şehir olarak en iyi yerlerden birisi. Futbola odaklananlar için harikulade bir takım, aile ortamına da çok uygun bir yer” dedi. (SABAH)